ASRIN FELAKETİ!
Aslında asrın felaketi olarak gördüğüm ve ele almak istediğim birkaç konu olsa da ben önceliği estetik çılgınlığına vermek istedim.
“Çılgınlık!” diyorum çünkü konu artık çığırından çıkmış durumda!
Gün geçmiyor ki güzellik uğruna bıçak altına yatan kadınların acı dolu haberlerini okumayalım, işitmeyelim!
Kendisinin baştan yaratılacağına inanarak, orasını burasını kestirip biçtiren, ekletip eksilten, eğdirip büktüren kadın milletimizin ya istediği sonucu alamayınca mahkeme kapısına koşan haberleri ya da “kul hatası!” sonucu gerçekten de sağlıklarını yitirdiğini duymayanınız, bilmeyeniniz yoktur.
Çektikleri acı ve üstüne verdikleri bir ton para cabası!
Bu konunun ele alınacak tarafı o kadar çok ki… “Hangisinden başlamalıyım?” diye düşündüm yazı öncesi ve bir kadının neden bunca acıyı çekmek uğruna ve üstelik tomarla para harcayarak bıçak altına yattığını veya ıvır zıvır içeren kimyasalları vücuduna enjekte ettirmek suretiyle sözde güzelleştiklerini yazmak istedim öncelikle;
1) Başka kadınlarla rekabet halinde olup “ben daha güzelim” diyebilmek için.
2) Kendisi için.
3) Erkek milletine kendini beğendirmek için.
Bu üç maddenin hangisine baksanız içler acısı!
Hemcinsleriniz içinse, buna açılım yapmaya gerek bile duymuyorum! Zira hâl böyleyse gideceğiniz en doğru adres estetisyenler değil psikologlar!
Kendiniz içinse, “niçin kendinizi olduğunuz, yaratıldığınız gibi sevmeyi denemiyor ve kendinizle barışık olamıyorsunuz?” diye sorma ihtiyacı hissediyorum.
Sonuncu ve vurucu maddeye gelirsek; erkek milleti için!
Şayet gerekçeniz buysa sanırım en zavallıca olanı budur derim. Zira sizinle yol alan, almak isteyen karşı cinsten biri, sizi sırf fiziki yaratılışınız için tercih edecekse ve ediyorsa hiç zahmet etmesin! Böylelerine yol verin gitsin… Adamın biri uğruna alnınızdaki çizgiden, kaz ayaklarınızdan, çene altı kırışıklıklarınızdan vazgeçmeyin ve utanmayın. İnanın siz sahip olduğunuz çizgilerle çok daha güzel, çok daha özelsiniz.
Canı sizinle olmayanın gözü sizinle olsa ne, olmasa ne?
Ey kadınlar!
Hangi sebep için olursa olsun önce kendinizi olduğunuz gibi sevmeyi ve kendinize saygı duymayı öğrenin!
Bakımlı, temiz ve özenli olmakla kendi yaradılış şeklini değiştirmek arasındaki farkı iyi ayırt edin.
Konunun diğer kısmına gelirsem; güzel ve genç görünmek uğruna çektiğiniz acı yanınızda kalırken, bu uğurda savurduğunuz bütçe ile bir kaç garibanın karnını doyursanız veya zekâ küpü olduğu halde imkansızlıktan eğitimini tamamlayamayan birkaç evladımızı okutsanız ve böylece bunun vicdanınıza verdiği huzur ile çehreniz değişse de çok daha güzel olsanız!
Bir de bunu düşünün derim.
***
Bunu da geçtim …
Hadi bir nebze yaşı yol almış hemcinslerimi anlamaya çalışıyorum da, gencecik kızlarımızın neden o, nar çiçeği misali tazeliklerine neşter vurdurduklarını veya şimdiki teknoloji artışıyla yüzlerine türlü kimyasalı enjekte ettirdiklerini bir türlü anlayamıyorum!
Niye kendi pırıltınızla yetinmiyor, daha fazlasını istiyorsunuz? Halbuki ne kadar da ışıl ışılsınız… Hücreleriniz genç, dokularınız körpe, enerjiniz dinç…Hayat henüz sizden neyi almış olabilir ki gencecik duruluğunuza gölge düşünüyorsunuz?
***
Estetik meraklısı herkese şunu demek istiyorum; inanın ki güzelleşmiyorsunuz! Tam aksine itici ve sevimsiz oluyorsunuz.
Hepiniz aynı mimiklere, aynı şiş suratlara, aynı şuh bakış attığını sandığınız pörtlek gözlere, aynı buldog yanaklara, aynı yarım tepsi ölçüsünde kapanmaya bile mecali kalmamış dudaklara, aynı ruhsuz yüz ifadesine sahip olanlar ordusuna katılıyorsunuz sadece!
Naturelliğinizi kaybediyorsunuz…Sevecen görüntünüzü , sempatikliğinizi, samimi yüz ifadenizi, çekiciliğinizi ve bakışlarınızdaki güzelliği kaybediyorsunuz…
Siz, siz olmaktan çıkıyorsunuz!
Unutmayın! Sizi seven insanlar sizi olduğunuz gibi sever; fikirleriniz ve yürekleriniz aydınlık olduğu için sever, kaşınız gözünüz veya fiziğiniz değiştiği için değil!
Ama evvela siz kendinizi sevmeyi öğrenin! El için değil, kendiniz için yaşamayı öğrenin.
Ey kadınlar! Ve hatta son dönemde bu kervana katılmaya başlayan Ey adamlar!
Ciddi bir sağlık sorununuz olmadıkça, vücutlarınıza neşterin soğuk izini değdirmeyin!
Ten elbisenizi değil, kalbinizin örtüsünü düzeltin! Bunu yapabildiğinizde sizdeki farka siz bile inanamayacaksınız!
Esen kalın.
Selin IŞIL