“KENDİMDEN UTANDIM!”
Ne 2024′ tü ama!
Savaşlar, ekonomik çalkantılar, dünya devlerinden bazılarının iflasları, bazı bankaların çökmesi, spekülasyonlar, göçler, hatta coğrafik sınırların yeniden çizilmesine dair atılan adımlar…
Globalde bunlar olurken bizde ise çarşının sürekli karışık ve dalgalı deniz gibi olması…
Arife tarif gerekmez diyerek yıl boyunca ülke içi yaşananları tek tek saymak gibi bir gaflete düşüp bana ayrılan köşenin satırlarını sırf köşem dolsun diye beyhude şeylerle uzatmayacağım.
Bunlardan ziyade ben son dakika golü olan 22, 104 TL.’ lık asgari ücretin beni hülyalara daldıran gerçekliğini yazacağım.
Ne para ama değil mi? Harca harca bitmez!
22.104 TL.
Söylerken bile ağzımı kocaman kocaman dolduruyor!
Neler yapılmaz ki bu parayla!
Hayal dünyamı zorlayan, “acaba ne kadarlık kısmını bu ay nereye savursam, hangi keyfim için harcasam da bitse?” diye beni sorulara gark eden miktar!
Şöyle bir düşündüm, aldım elime kalemi kağıdı, en iyisi liste yapayım dedim; hangi ay hangi zevkim için bu miktarın ne kadarını ayırmam gerektiği konusunda.
Öyle ya, bütçe yapmak ve önünü görerek ayağını yorganına göre uzatmak önemli.
Böyle demiş atalarımız.
Ve böylece başladım ilk ayın harcama listesini yapmaya…
Elbette öncelik ev idaresi.
Evet idaresi demişken, öyle eve perde, koltuk, kristal avizeler almak ya da evin ihtiyaç duyulan kısımlarının tadilatını yaptırmaktan falan bahsetmiyorum. Yanlış anlaşılmasın!
Ben sadece ev idaresinin geçimlik olan kısmıyla ilgileniyorum. Yani karnım nasıl doyar, buzdolabını mı doldursam hınca hınç yoksa bakliyat, soğan, patatesle, falanla filanla evin kilerini mi doldursam tıka basa…
Ben bu güzel hesapların peşindeyim!
Zira elimdeki para tomarı her ikisini doldurmaya yetmez!
Haaa, her ikisini de gönüller mi gönüller, bu ayrı.
Yani 1-2 kilo kilere birşeyler koysam -koyabilsem- , 2-3′ cük de buzdolabının görevini ona hatırlatmak istercesine birkaç kap birşey koysam içine, olur mu bu iş, elbette olur.
Buzluk mu? İşte o mümkün değil. Bu şartlarda buzluk bir süre daha nadasda kalmaya devam ederek, bir sonraki zamma kadar umutla beklemeyi bilecek!
Hadi geçim işini bu şekilde hallettim diyelim. Yani kilerle buzdolabının ne işe yaradıklarını onlara unutturmayacak kadar içlerine 3-5 birşeyler koyup gönüllerini aldım diyelim.
İyi de yaşam sadece karın doyurmakla bitmiyor ki. Yoksa ben mi yanlış düşünüyorum?
Yoksa yoksa, acaba ben çok mu açgözlü, hırslı, herşeyi gönlü çeken birine dönüştüm? Yoksa benim bitip tükenmek bilmeyen, şımarıkça isteklerim var da, bütçem onun için mi her ay açık veriyor?
Aklımda birtakım deli sorular oluştu bunlara dair!
Kimbilir belki de ben haddimi aşıyorumdur hem kışlık hem yazlık pabuç isteyerek! Ya da ne bileyim belki de mağazanın vitrininde gördüğüm kırmızı kazak benim için lükstür de ben onu kendime pek bi yakıştırmışımdır hayal dünyamda; haddim olmayarak!
2 güncük bir yerlerde kafa dinleme isteğim ise belki de bana has fütursuzca kurulmuş bir düştür ve ben o düşün peşinden gidebilme gafletine nasıl düşüyorum, buna şaşırıyorum şimdi kendi kendime!
Oturayım oturduğum yerde, 365 gün çalışmak varken, niye böyle uçsuz bucaksız hayaller kurarım 2 gün bir yerlere gidebilmek, akraba talukatı görmek adına memleket değiştirmek, iki sohbetin belini kırmak niyetiyle bir kafede oturup eş dostla bir fincan kahveyi paylaşmak…falan filan…
Bunları düşünürken bile utandım kendimden a dostlar!
Ben kimim ki, bu tarz ulaşamayacağım hayallerin peşinden koşuyorum?
Neyime yetmedi karnımı doyuracak kadar kilere-buzdolabına birşeyler koyabilmek, zar zor da olsa faturalarımı ödemek ve nefes alıyor olduğuma şükretmek!
Çok utandım kendimden, derhal zihnimdeki düşüncelere çeki düzen verdim!
“Kendine gel, hadsiz!” diyerek de fırça çektim kendime enikonu.
Bu desturla bir sonraki zamma kadar idare edebileceğimi düşünerek, yaptığım aylık bütçemle içim rahat, gönlüm huzurlu bir şekilde, yılbaşı gecesi için aldığım somun ekmeği, en iyisinden olmasa da içinde kimyasalı bol küçük bir kalıp beyaz peyniri ve marketten aldığım bir avuç kostikli siyah zeytini dolaba yerleştirmeye koyuldum.
Mutlu seneler…
Esen kalın.
Selin Işıl