Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu: “Bu Ülkeyi Yönetenlerin Sizinle Ne Dertleri, Ne Alıp Veremedikleri Var?”

1 sene önce
52 kez okundu

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ”Siz, ne yaptınız? Bir kere değil, iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hâkim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin, ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var? Sizinle alıp veremedikleri ne var?” dedi.

İBB Başkanı İmamoğlu’nun Saraçhane’de düzenlenen “Millet, İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde yaptığı konuşma şöyle:

Saygıdeğer Genel Başkanlarımız, çok değerli demokrasiye inanan hemşerilerim, hanımefendiler, beyefendiler, gençler, çocuklar, demokrasiye inanan yüce Türk milleti; evinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Burası Saraçhane, burası sizin eviniz. Burası milletin evi. Burada, siz ne derseniz o olur. Ama önce sizlere soru sormak istiyorum. Bana bu sorunun cevabını vermenizi istiyorum. Bu ülkeyi yönetenlerin milletimizle, sizinle ne alıp veremediği var? Sizden ne istiyorlar? 31 Mart’ta oyunuzu kullandınız, saymadılar. Zarfa attığınız 4 oy pusulasından -bu dört, o dört değil- ‘4 oy pusulasından 3’ü geçerli, Büyükşehir Belediyesi için kullandığınız oy ise geçersizdir’ dediler. Sizin tertemiz, helal oyunuzu iptal ettiler, seçimi yenilediler. Sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesine eskiden, bizden bir gün önce kamu bankalarından bol bol kredi verirlerdi. Sizin seçtiğiniz yönetime tam 3,5 yıldır bu millete ait bankalardan 1 kuruş vermiyorlar. Sizin seçtiğiniz yönetim, çok daha uygun koşullarda bizler dışarıdan krediler, fonlar bulup getiriyoruz. Bu defa da farklı beyanlarla, uydurma bahanelerle aylar geçiyor, yıllar geçiyor, bir imza atıp onay vermiyorlar. Sizinle alıp veremedikleri ne var bunların? Milletimizden, 16 milyon insanımızdan ne istiyor bu insanlar? Hepinizin çok yakından bildiği mesela eskiden bu şehirde taksilerle ilgili kararları sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi alırdı. ‘Artık taksi konusunda kararlar İstanbul’dan değil, Ankara’dan alınacak’ diyorlar. Daha ilginç şeyler var. Mesela, -bu çok komik- eskiden Gezi Parkı’nın mülkiyeti, sizin seçtiğiniz Büyükşehir Belediyesi’ne aitti. ‘Yok’ dediler, ‘Gezi Parkı artık bir vakfa ait olacak, biz yöneteceğiz’ dediler. Daha onlarca örneği sayabilirim ama vaktinizi almayacağım.

Siz, ne yaptınız? Bir kere değil, iki kere üst üste belediye başkanı seçtiniz. Onlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanını görevden alıp hapsetmek için mahkemeden karar çıkarttılar. Üstelik, baktılar mahkemenin hâkimi istedikleri gibi karar vermeyecek, onu sürüp başka bir hâkim getirerek karar çıkarttılar. Allah aşkına, bu ülkeyi yönetenlerin, ey vatandaşlarım sizinle ne dertleri var? Sizinle alıp veremedikleri ne var?

Yok, yok, öyle kolay kaçmak yok. Onları gönderecek 6 siyasi partinin lideri burada.

Bakın, size bir şey söyleyeyim; bu ülkeyi yönetenlerin sizinle derdi ne biliyor musunuz? Bunlar hastalar hasta, hem de çok hasta. Bakın sizlere söyleyeyim, bunlar milletin iradelerine karşı alerjisi olan insanlar. Milli irade kendilerinden yana karar verirse hiç sorun yok. Ama başka türlü bir karar çıkarsa, başka türlü şekillenirse bütün arızalar başlıyor. Milli iradeyi geçersiz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama yapsınlar, nafile, nafile nafile. Ne hukuk, ne ahlak gözetiyorlar, ne din ne iman gözetiyorlar. Her şeyi yok sayıyorlar. Gözleri hiçbir şeyi görmüyor.

Bugün burada işte bu büyük kalabalığı harekete geçiren, sizlerin ortak vicdanıdır. Hepimiz birbirimiz için buradayız, haksızlığa karşı buradayız, apaçık haksızlığa ve adaletsizliğe karşı buradayız. Milyonlarca insan harekete geçiyor, demokrasi için ayağa kalkıyor. Demokrasi ve özgürlük için, hak, hukuk, adalet için ayağa kalkıyor.

Değerli hemşerilerim, bu bir adalet refleksidir. Sizler ortaya koyduğunuz şey bu rızanın kalktığının kanıtıdır. Bunlar açıkçası vicdansızlığın olduğu, haksız yere milletin mağdur edildiği anlarda olur. Dün de oldu, şimdi de oluyor. Milletin iradesine alerjin varsa, seçim sonuçlarını hazmedemiyorsan tavsiyemiz ne biliyor musunuz? Siyaset miyaset yapmayacaksınız. 16 milyon İstanbullu senin gözünde bir ve eşit değilse, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımızı bir ve eşit görmüyorsan ‘Siz bu ülkeyi yönetiyorum’ diyemezsiniz. Çünkü bugün yaşadıklarımız bize neyi ispat ediyor biliyor musunuz? Bu ülkeyi yönetmiyorsunuz. Sadece, birtakım çıkar gruplarını, seçilmiş dernekleri, yakın aile vakıflarını, birtakım karanlık odakları yönetiyorsunuz.

İstanbul’da bir israf düzeni kurdular ve sonsuza kadar sürsün istiyorlar. Bir avuç insanın zenginliğine zenginlik katan, İstanbul’un canına okuyan bir düzendi bu. Ben seçimden önce hemşerilerimden yetki isterken sizlere ne dedim? ‘Görevi verin, bu israf düzenine yok edelim’ dedim. Hatta hepinize hesap vereceğimizi, şeffaflıktan asla vazgeçmeyeceğimizi ilave ettim. Kişilere, gruplara, derneklere, vakıflara, cemaatlere, partilere kişisel yakınlığınızın olduğu, sadece kayırmacılık yaptığınız bu tarz gruplara ve kurumlara yakın olmayacağız, herkese eşit olacağız dedik. İstanbullular, beni bunun için seçtiler. İstanbul’da israf düzenine hep birlikte son verdik. Belediyenin kaynaklarının yönünü hep birlikte değiştirdik. Bütçemizi 16 milyon İstanbullunun emrine sunduk. Bir avuç insan, avucunu yalar oldu. Avucunu yaladılar. Zaten bugün yaşadıklarımız, bugün bize yapılanların tümü işte bu yüzden. Bu, sadece israf düzenine son vermekle kalmadık, bir şey daha yaptık. İstanbul’da insaf düzeni kurduk, insaf düzeni oluşturduk. İnsaf nedir biliyor musunuz? Kıymetli hemşerilerim onların bilmediği şey. İnsaf düzeni, vicdana ve mantığa dayanan adalet demektir. İstanbul, 3,5 yıldır vicdana ve mantığa uygun bir şekilde yönetiliyor. İstanbul’da artık hiçbir zaman İstanbullunun kaynağını heba edecek bir düzene asla izin vermeyecek. Artık İstanbullunun vicdansız, mantıksız, adaletsiz, kısacası insafsız bir yönetime tahammülü yok. Biliyoruz ki, Türkiye’de aynen bu şiarla görevini yapan 11 büyükşehir belediye başkanız sayesinde, Türkiye’de de artık israf düzenini milletimiz istemiyor. İstemiyorlar. Onun için vatandaşın iradesini yok saymak için bin bir numara çeviriyorlar. Aklınıza gelmeyecek işler çeviriyorlar.

Her zaman söylerim değerli hemşerilerim; Cumhuriyet çok değerli bir rejim. Cumhuriyet nedir biliyor musunuz? Yöneticilerin yani bizlerin hadlerini bildiği bir rejimdir. Kim olursa olsun,  hangi partiden olursa olsun, halkın oylarıyla seçilmiş bir yöneticiyi haksız, hukuksuz bir biçimde görevden almak nedir biliyor musunuz? Haddini bilmemektir. Hukukla bağdaşmaz.

Yüzüncü yılına girerken gururla, umutla yürüdüğümüz Türkiye Cumhuriyeti, bu ülke vatandaşlarının kanıyla, canıyla, hep birlikte mücadele ederek bin bir emeğiyle kurulmuştur. Cumhuriyet, bu topraklarda yaşayan herkesi bir ve eşit olsun, özgür ve onurlu yaşasın diye kuruldu. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet arkada kimse kalmasın diye kuruldu. Atatürk’ün dediği gibi; toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin sağlanması ve korunması için Cumhuriyet kuruldu. Peki bu yüksek hürriyeti ve yüksek eşitlik ve adaleti nasıl kuracağız? Yine Atatürk ifade ediyor: ‘Tam ve kesin anlamıyla milli egemenliğin kurulmasıyla’ diyor. Yani, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyor. İşte Türkiye, tam da bu yönüyle yol ayrımındadır. Milli egemenliğin kayıtsız şartsız kabul edenlerle milli iradeye alerjisi olanlar arasında bir yol ayrımındayız. Toplumda en yüksek hürriyet, eşitlik ve adaletin sağlanıp korunmasını istiyorsanız, başka hiçbir yolumuz yok. Milli egemenliğini kayıtsız şartsız kabul edenlerin yanında duracağız, yanında duracaksınız. 16 milyon İstanbullu, 85 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız, eğer hepimizin eşit ölçüde saygı ve sevgi besleyenlerin yanında durmak istiyorsak adres burası altılı masa. Altı masa, altı liderimizin bulunduğu masa.

İşte tam da ben bunun için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, 16 milyonun yetki verdiği bir hemşeriniz, bir kardeşiniz olarak söylüyorum ki, altılı masanın en çalışkan neferi olacağım. Bütün Genel Başkanlarımın huzurunda, hepinizin huzurunda söz veriyorum, söz veriyorum.

Değerli hemşerilerim, Türkiye’nin işte buna çok ihtiyacı var. Ben ortak akla, ortak aklın iradesine inanıyorum. Toplumun birlikte, barış içinde, ortak bir geleceği inşa edebileceğine inanıyorum. Onlardan ve onların dikte ettirdiği yok hükmündeki kararlardan asla korkmuyorum. Benim, sığınacak hakimlerim, savcılarım, mahkemelerim yok. Ama çok şanslıyım benim İstanbullular, milletimiz, benim arkamda 16 milyon hemşerim var. Milletimiz var. Bu milletin birliğine, özellikle bu süreci inşa etmeye karar vermiş bu masanın vatansever liderleri ve onların kurduğu büyük Türkiye İttifakı var.

Sizler, şuanda burada tam da bu iradeye büyük güç kattınız. Bugün burada birazdan sizlerle bir arada olacak saygıdeğer liderler, işte bu beklentinin iradesini temsil ediyorlar. Buradaki birlik iradesi, toplumu yoksulluğa, adaletsizliğe, çaresizliğe mahkum etmeye çalışan iktidarın karşısında ülkenin tek umudu, yegâne çaresi ve en büyük gücüdür. Buradaki irade, Türkiye’nin demokratik ve güçlü bir devlete, huzurlu ve zengin bir topluma, eşit ve özgür yurttaşların ortak geleceğine kavuşmanın umudu, iradesi ve teminatıdır. Bu ittifak, basiretin ve ferasetin ittifakıdır. Bu irade ve bu ittifak; zorla baskıyla, yargı darbesiyle bu ülkeyi yönetebileceklerini, milli iradeye şekil verebileceklerini zanneden acizlerin devrine son verecek. Kötülüklerin karşısında olacak. Mazlumların yaşamsal teminatı olacak. Hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı duracak.

Bugünden itibaren Türkiye için yeni bir dönem açılıyor. Cumhuriyet’in 2. yüzyılında hep birlikte işimiz çok. Vatandaşlarımızın her türlü sıkıntısına, ekonomik sıkıntı, çalışılamayan süreçler, ülkedeki bu bozuk düzeni hep birlikte ortadan kaldıracağız. Rahmetli Bülent Ecevit’in güzel bir cümlesi var; ‘Bozuk düzen onarılır ama bu bozuk düzen bozuk da değil, çürümüş düzendir. Çürümüş her şey gibi çürüğe çıkarılmalıdır’. Kamplara ayrılmış, kutuplaştırılmış aziz milletimizi hep birlikte birleştireceğiz. Hayat pahalılığına son vererek hep birlikte mücadelenin içinde olacağız. Yine bu tarz uygulamaların en güzel örneklerini 11 büyükşehir belediyesi olarak veriyoruz. Şair Namık Kemal’in dediği gibi; ‘Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, zulmün binasını biz yıkarız. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız’. Dünyanın merkezine gömseler de yerküreyi patlatır çıkarız.

Değerli hemşerilerim, çare belli. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Önümüzdeki seçimlerde, ülkemizde vereceğimiz karar bellidir. Özgür ve demokratik ülkenin kanunlara saygılı vatandaşları olacağız. Benim umudum çok yüksek. Herkesin eşit olduğu özgür bir Türkiye için çok umutluyum. Sadece küçük bir azınlığın değil, 81 ilimizin, doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine her etnik kökenin, her inancın yaşadığı yerden mutlu olduğu bir memleket istiyoruz. Hiç kimsenin yargıyı sopa gibi kullanmadığı, cüret edemediği bir ortama hep birlikte başaracağız. Türkiye için hepimizin hayali bu. Gençlerin, çocukların gelecek hayallerini hep birlikte güçlendireceğiz. Allah’ıma güveniyorum, Yaradan’ıma sığınıyorum. Çünkü O, doğru olanı asla yolda koymaz.

Sizlere güveniyorum değerli hemşerilerim. Çünkü siz, iradenize set koymak isteyenlere üç yıl önce tam iki kez günlerini gösterdiniz.

Ben ezan okunurken, dünde denk geldi. Yine burada onbinlerce vatandaşımıza dedim ki, olsun yağmur berekettir, o kadar güzel görünüyorsunuz ki. Bu akşam bu güzel yağmur bizi ıslatsın. Gönlünüzden geçen güzel duaları edin. İyi insanların kalbinden geçen dualar tereddütsüz yaradan tarafından kabul edilir. Benim inancım bu. Ben içinizden geçen duaların kabul olacağına inanıyorum. Allah o güzel dualarınızı kabul etsin.

Birazdan Genel Başkanlarımı davet edeceğim. Ezana kadar olan süreyi bize ayırmıştık, sonra Genel Başkanlarımızı sahnede sizlerle birlikte ağırlayacağız. Onlara çok güzel bir İstanbul misafirperverliği göstereceğiz. Tabi ki, içlerinde İstanbullu olanlar var. Ama sizler benim kıymetli hemşerilerim, belediye başkanızla birlikte onları burada ağırlayacaksınız. Onların değerli düşünceleri sizlerle birlikte olacak. Bende çok mutlu olacağım. Sizlerin bu duruşu, sizlerin bu güzel bakışı içlerinizden geçen o güzel dualar şuan inanın benim kalbimi ısıttı. İyi ki varsınız. Hepinize teşekkür ediyorum.

Kıymetli hemşerilerim, sizler 3,5 yıl önce sizlerin kararını değiştirmek isteyenlere tam iki kez günlerini gösterdiniz. Yine göstereceksiniz hiç kuşkum yok. Umudunuz hiç eksik olmasın. Birlikte bu karanlık günleri aşacağız. Asla üzülmeyeceğiz, ama daha büyük bir azimle çalışacağız, asla öfkeye kapılmayacağız, ama hep birlikte kararlı olacağız. Çünkü bu dava bana açılmış bir davası değil. Bu dava, parti davası değil. Bu dava, ülke davası. Bu dava, adalet davası. Bu dava, eşitlik davası.

Değerli hemşerilerim, kıymetli dostlar, 2023 çok güzel olacak. Yalnız benim ya da senin için değil. Hepimiz için çok güzel olacak. Bütün vatandaşlarımız için çok güzel olacak. Herkes kazanacak. Çocuklarımız kazanacak, gençlerimiz kazanacak.

Bu akşam bizleri yalnız bırakmadınız. Hepinizi çok seviyorum. Hep birlikte mücadelemize devam edeceğiz. Herkes kazanacak, her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak. Kalın sağlıcakla Allah’a emanet olun!

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.