GELECEKTEKİ KIZIMA NOT!
Öncelikle zor bir ülkede doğduğunu bil kızım!
Büyüdükçe ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın.
Zordur doğduğun topraklar! Hayır…Havası, suyu, çimeni, taşı, toprağı değildir zor olan. Tam aksine, cenneti kıskandıracak kadar güzel topraklardır bu topraklar.
Gel gelelim bu ülkede kadın olmak zordur kızım. Emek ister, çaba ister, cesaret ister, fedakarlık ister, mangal gibi yürek ister…İrade ister, anlayış ister, metanet ister…
İster de ister…
Hala anlamadın neden bahsettiğimi değil mi güzel kızım? Hele biraz büyü işte o zaman anlarsın anneciğinin ne demek istediğini. Gerçi ın-gaaa dediğin an başlar ya bu yükün ceremesi, olsun, ben yine de kenarından köşesinden, kıyısından usulünce kulağına birkaçını serpiştereyim şimdiden.
Henüz küçük bir kız çocuğu iken adap edep usul sana yüklenecek buna hazır ol. Bununla da kalmayıp evin içinde küçücük omuzlarına sorumluluk yüklenecek, “Hadi bakayım sen kız çocuğusun, yapacaksın tabii ki her tür ev işini, bakacaksın tabii ki kardeşlerine’ denecek. Bu da yetmeyecek kimi zaman “kapıya cama çıkma” denecek sana, eğer daha dar kalıplı bir ailede gözlerini açmışsan. Bunu da geçtim, “ağız dolusu ulu orta gülme!” bile diyecekler yüzüne.
Belki ilkokuldan sonra okul yollarını unutman gerekecek! Yaş 18 oldumuydu, koca kapısında alacaksın soluğu. Ya verileceksin tanımadığın bir adama; sırf büyüyüp serpildiğin için ya da baba ocağındaki hiddetten, şiddetten kaçacaksın olmadık birine.
Gerçi şimdilerde yaş 18′ i bile bekleyen yok ya! Neyse…
Ondan sonraki hayatın ise hayat olmayacak zaten! Kahr-ı perişan hallerden ibaret bir yaşam olacak seninki.
Bir de madalyonun öteki yüzü var kızım!
Diyelim ki prenseslere layık bir sevgi ve ilgiyle büyütüldün. Okutuldun, iş güç sahibi oldun. Ayakları yere sağlam basan, kendi ekmeğini taştan çıkaran, akıllı, donanımlı bir hanım oldun.
Bu kez de başka bir kurtlar sofrasında bulacaksın kendini, buna hazır ol kızım! Hele bir de elin yüzün bir parça güzel ve alımlıysan!
İşte o zaman herşeyin göze batacak! Hatta hemcinslerin bile seni alaşağı etmek için uğraşacaklar!
Güzelliğin, cesaretin, kazancın, azmin, aklın, zekan…Kısacası herşeyin başına dert olacak.
Hele hele giyim kuşamınla yargılayanlar, yaftayı vuranlar günlük hayatının içinde olmazsa olmazların olacak. Kısa giysen dert, askılı giysen dert, hafif dekolte giysen o da dert olacak başına!
Amaaaa…En çok da erkekler! Aman diyeyim kızım. Onlara karşı hem iş hayatında hem ev hayatında kendine yer etmen, isim bulman zor olacak, bunu bil!
Çünkü erkek egemen bir toplumda yaşadığını unutma kızım. Onlar, gözlerini dünyaya henüz ilk açtıklarında bile sanki imtiyazlı doğmuşlar gibi hep ayrı bir kefeye konarak büyütülecekler.
Her yaptıkları mübah görülecek, her söyledikleri kabul edilecek. Hele ki “Erkektir yapar o!” cümlesi kafana mıh gibi kazınacak hayatın boyunca.
Böyle büyütüldükleri için sende de istedikleri gibi hüküm süreceklerini zannedecekler.
Veya kimbilir, benim gibi hiçbirine pabuç bırakmamış bir kadın olursan, işte o zaman cinsiyetinle değil de zekanla, bilginle, çalışkanlığınla öne çıkman ve kendini kanıtlamak için çok uğraşman gerekecek.
Hatta gün gelecek, hayatın içinde olgunlaştığın ve pek çok erkekten fazla kazandığın için sana “Güçlü Kadın” profili çizilip “Sen güçlü kadınsın bunu da halledersin” deyip hayatın bütün sorumluluğu senin üzerine yıkılacak!
Haaa bundan dolayı bir yandan kazancını yiyip içmek isteyen sömürücü erkekler de tebelleş olmak isteyecek sana. Diğer yandan ise yan gelip yatarak hayatını senin koştur koştur yaptığın birikimlere göz dikmeleri yetmezmiş gibi, bir de erkek egosu ile seni ezmeye çalışacaklar!
Güzel kızım, laf aramızda seni her şekilde harcamaya çalışacaklar! Hangisi ne taraftan dikiş tutturursa misali!
Ağız dolusu söyledikleri “Eksik etek!” deyimi, söz konusu kendi çıkarları olduğunda “Aslan gibi bir kadınsın sen, yaparsın” a dönüşecek. Yani bir nevi sözüm ona sırtını sıvazlamak isteyecekler.
İşte böylelerine de hayat boyu asla prim verme kızım.
Bu anlattıklarım doğduğun ülkeye has “Zordur kadın olmak!” temalı öğütlerimdi sana.
Şimdi gelelim hakikate; sen benim kızım olacağın için bunların hiçbirini yaşamayacağına dair seni temin ederim. Ama şimdi diyeceklerimi rehber edinirsen;
“Ne derler, ne düşünürler…” diyerek yaşama. Sadece kendin için yaşa.
Hayatın boyunca bilgiye aç ol, açık ol; oku, öğren, araştır, sor, sorgula.
Çalış, çok çalış…Çalışmaktan zarar gelmeyeceğini bil. Ama çalışırken hayatın sana sunacağı güzelliklerden de kendini mahrum etme.
İnsanları sırf cevap verebilmek için dinleme, anlamak, öğrenmek, bilmek için dinle. Zira bu devirde cevap verme işini herkes yapıyor; cahili de çok bilmişi de!
Hayatta sadece kendine inan ve güven. İnsanoğlunun kıvrak bir yapıya sahip olduğunu ve seni kandırabileceklerini unutma.
Gerçek sevgiye inan. Bunu nasıl mı anlayacaksın? Gerçek sevgi ve gerçekten seven insan seni üzmez, yormaz, yıpratmaz, seni kendini unutturacak duruma düşürmez, çıkar sağlamaz, yaşama sevincini senden almaz.
“Doğru birdir, sarsılabilir ama asla yıkılmaz” diyen dedenin sözünü unutmadan, yaşam boyu daima doğruluktan yana ol.
İkili ilişkilerinde bedenini değil, zekanı ve mantığını kullan.
Güçlü ol ama gücünü kendin için kullan, sırf sana “Güçlü Kadın!” desinler diye değil.
Başına ne gelecek olursa olsun, herşeyi olgunlukla karşılamayı öğren ve asla pes etme.
Hiçbir bitişten ve hiçbir başlangıçtan korkma.
Şayet bir gün dara düşersen, yıldızların senin yolunu aydınlatmasını bekleme, esas ışığın sen olduğunu bil! Kendinden başka ışık arama.
Hayatta hiçbirşeye; hiçbir duyguya, hiçbir düşünceye, hiçbir maddeye ya da hiçkimseye hak ettiğinden fazla değer verme. Gereğinden fazla verilen önem, dengeyi bozar! Bunun için daima dengede kal.
Herkesten ve herşeyden önce kendini tanı, kendini bil, kendini sev. Zira bu dünyada sana senden daha iyi bir dost olmayacak.
Yaşamdaki her AN’ ın bir değeri var. Aldığın her nefesin değeri var. Bu sebeple yaşamın tek bir karesini bile boşa harcama!
Şayet gün gelip yokluğumla yüzleşirsen, elini kalbine koy ve orada olduğumu bil…
Esen kalın.