TÜRKİYE’DE DİYABETİN DURUMU
Mehmet Çatakçı
Diabet uzmanı Prof Dr.İlhan Yetkin Türkiye’de Diyabete dikkat çekti.
Diyabetin kliniği, belirtileri, tanısı, takibi ve tedavisi çok geniş anlatılabilecek başlıklardır. Bu anlamda konunun içerisinde çok detaylı anlatamadığım diyabetli hastalar çok acılar yaşamaktadır. İş bulma sorunları, iş yerlerinde yaşanan güven sorunları, ehliyet alma sorunları, askerlik, aile yaşamı, eğitim, çok çocuklu ailede bir diyabetli çocuğun gider kaynağı olarak görülmesi ve diğer kardeşlerin yorumları, ayak kaybı veya değişik uzuvlarını kaybedenlerin yaşadıkları sorunlar, gebelikte yaşanan sorunlar, cinsellikle ilgili, dermana, kalp, böbrek, görme kaybı vs vs hep sorun, hep sorun… dolayısı ile bu grup insanların psikolojik destek yanında, bu konuyu çok iyi bilen doktorlara da erişebilmeleri önemli.Konu çok sıkıntılı, daha fazla üzüntülü .
Diabetes mellitus (DM), mutlak veya kısmi insülin yetersizliğinin olduğu, karbonhidrat, yağ ve protein metabolizmasında bozukluk ile seyreden, akut komplikasyonları ile ölüme, kronik komplikasyonları ile yaşam kalitesini bozan ilerleyici, kronik bir sağlık sorunudur
Uluslararası Diyabet Federasyonu, 2015 yılında, dünya genelinde 415 milyon yetişkin (20-79 yaş) diyabetlinin yaşamakta olduğu tahmininde bulunmuştur. 2040 yılında bu sayının 642 milyona ulaşması beklenmektedir. 2013 yılı itibarı ile Türkiye, Avrupada diyabet prevalansının en yüksek olduğu ülkedir ve dünyada diyabet nüfusunun en yoğun olduğu 3. ülke konumundadır.
Türkiyede durum;
Türkiyede 1997-1998 yıllarında erişkin (≥20 yaş) toplumda yapılan TURDEP-I çalışması Tip 2 diyabet prevalansının % 7.2 ve obezite prevalansının % 22.3 olduğunu göstermiştir. Aradan 12 yıl geçtikten sonra aynı merkezlerde yapılan TURDEP-II çalışması erişkin toplumumuzda Tip 2 diyabet prevalansının % 16.5e ve obezitenin %31.2ye çıktığını ve ilk çalışmaya göre nüfus standardizasyonu yapıldığında diyabetin % 90, obezitenin ise % 40 oranında arttığını ortaya koymuştur.
TURDEP-II çalışması, günlük yaşam ve meslek ile ilgili fiziksel aktivite azaldıkça, gelir ve eğitim düzeyleri düştükçe, ayrıca hane halkı nüfusu arttıkça hem diyabet hem de obezite prevalansının arttığını bir kez daha kanıtlamıştır. İnsanlarda obezite arttıkça diyabet hastalığı hem daha erken gelişmekte ve hem de tedavisi daha zorlukla yapılabilmektedir.
DM, tip 1, tip 2, gebelik diyabeti ve Sekonder diyabetli olarak dört başlık altında sınıflandırılabilir. Toplam diyabetlilerin %90-95i tip 2 diyabetli, %3-5i tip 1 diyabetli olarak kabul edilir. Tip 1 DMli hastalarda insülin hormonu hiç yoktur. Tip 2 DMde ise insülin hormonu vardır ancak bu grup diyabetlilerde insülin rezistansı ve giderek azalan insülin salınımı söz konudur. Tip 3 Diyabet değişik nedenlerle (pankreas ameliyatı, zararlı bitkileri öldüren ilaçlar, böcek ilaçları vs) gelişen diyabet tipidir.
Gebelik sırasında da diyabet gelişebilir. Bunun tespit edilmesi önemlidir. Bu amaçla yapılan şeker yükleme testlerinin bebek sağlığı üzerine hiçbir yan etkisi saptanmamıştır. Gebeliğin 24. Haftası sırasında yapılması önerilir ancak ihtiyaç varsa diğer haftalarda da yapılabilir. Gebelik diyabetinin tedavisinde de diyet, spor ve ihtiyaç varsa insülin kullanılmalıdır.
DM, akut ve kronik komplikasyonlara neden olan bir hastalıktır. Akut komplikasyonlardan en sık görülenler, kan şekerinin çok yüksek olduğu (ketozlu ve ketozsuz) komplikasyonlar ile kan şekerinin düşüklüğü ile seyreden hipoglisemi koması sayılabilir.
Kronik komplikasyonlar ise makrovasküler ile mikrovasküler olarak iki ana başlıkta incelenir.
Bunlardan Makrovasküler komplikasyonlar 1- Hipertansiyon, 2- Kardiyovasküler, 3-İnme ve 4-Periferik arter hastalıklarıdır.
Mikrovasküler komplikasyonlar ise 1-Retinopati, 2-Nefropati, 3-Nöropati, 4-Kardiomiyopati olarak sayılır. Kardiyovasküler hastalık diyabetli kişide en önemli hastalık ve ölüm nedenidir. Tip 2 DMlu hastaların %60-75i makrovasküler hastalık (koroner arter hastalığı, inme, periferik arter hastalığı) nedeniyle kaybedilmektedir. Sıkı glisemik kontrolün diyabete bağlı mikrovasküler komplikasyon riskini azalttığı ve gelişimini yavaşlattığı gösterilmiştir. Diyabete bağlı komplikasyonlardan; kalp hastalıkları 4-5 kat fazla, nöropati, diyabetik ayak, 20 yaş sonrası körlük ve böbrek yetmezliği gibi
komplikasyonlar en sık DM nedeniyle oluşur. Diyabetik ayak komplikasyonları önlenebilir en sıkıntılı komplikasyonlardan biridir.
Türkiyede diyabet hastalarının yaklaşık yarısı hastalıklarının farkında değildir. Bu durumda bu grup hastada daha erken komplikasyon gelişimini hızlandırabilir.
Günümüzde T2DMda glisemik kontrolü sağlamada hedeflerden biri Açlık (110 mg/dl altı) ve Tokluk kan şeker (180 mg/dl altı) düzeyleri iken, bir diğeri de HbA1c değerinin <%7 ve altında olmasıdır.
Diyabet hastalığı sürekli kontrol ve düzenli tedavi gerektiren bir yaşam biçimidir. Tedavisi dört temel başlıkta incelenir. Bunlar: 1-Eğitim, 2-Beslenme, 3-Egzersiz ve 4-İlaç tedavileridir.
Tip 1 DM, mutlak insülin ile tedavi edilmelidir. Tip 2 DM, diyabet yaşının bir süresine kadar ağızdan kullanılan ilaçlar ile tedavi edilirler. Diyabetin devam eden sürecinde ise ağızdan kullanılan çeşitli etken maddeli ilaçların tek veya bir arada kullanılmaları ya da insülin ile birlikte kullanılırlar. Tip 2 DM tedavisi için kullanılan ilaçlar her gün gelişmekte ve daha başarılı glisemik ayarlar yapılabilmektedir. Son yıllarda diyabet tedavisi için geliştiren ilaçlar hem kan şekeri ayarını daha iyi yapmakta ve hem de kilo vermeye katkı sağlamaktadırlar.
Diyabetik hastalarda cerrahi tedavilerin yararı sadece obez tip 2 diyabetlilerin kilo kaybetmelerine bağlı geçici süre kan şekerinde düzelmedir. İlerleyen yıllarda ameliyat olanlar da diyabet hastalığı yine gelişebilmektedir.
Bunun yanı sıra, diyabet ile birlikte koroner arter hastalığı ve hipertansiyonu olan bir hastanın 3 yıllık tedavi harcamalarının, ek diyabete bağlı komplikasyonu olmayan diyabetik bir hastanın tedavisi için yapılan harcamaya kıyasla 3 kattan 8 kata kadar artabilmektedir. Diyabete bağlı komplikasyon sayısı arttıkça maliyetlerin daha fazla artacağı çok açık bir gerçektir. Sağlık Bakanlığı bütçesinin çok önemli bir miktarı diyabet tedavisi ve komplikasyonlarının tedavisi için harcanmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu miktarın daha da artacağı kesindir.
Hem tip 1, hem tip 2 ve hem de gebe diyabetlilerin yaşamını kolaylaştıran ve şeker ayarının daha iyi olmasını sağlayan ilaçlar, yeni teknolojik gelişmeler ve insülin pompaları gibi tedaviyi direkt etkileyen uygulamalar devlet tarafından tam olarak desteklenmelidir. Böylece bir çok ailede kardeşler arasında ailenin maddi giderlerini artırır duruma düşen çocuk yaştaki diyabetli hastaların psikolojik olarak yıpranması önlenmiş olur.
Diyabet hastalığı olan kişilerin en önemli temel yaklaşımları Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur atasözüne uygun davranmaları gerektiğini akıllarında bulundurmalı