Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

SORUN DA ÇÖZÜMDE AYNI YERDE

3 sene önce
124 kez okundu
SORUN DA ÇÖZÜMDE AYNI YERDE

Bu hayatta sorunlar, güçlükler, engeller neden var?
Gençlik zamanlarımda bir sorunla karşılaştığımda, sanki bana verilen bir ceza gibi düşünür kendimi sorgulardım. Çoğunlukla da hatamı bulur ve demek ki hak etmişim diye DEĞERSİZLİK DUYGUSU nu içimde büyütmüştüm. (DEĞERSİZLİK DUYGUSU kelimesini sonraları öğrendim)
Bu duygu eminim çoğu insanın içinde, yüreğinde taaa en derin karanlık yerinde, bir türlü kendimize bile söyleyemediğimiz, korktuğumuz bir duygu. Bu his taaaa çocukluğumuzda ailede bize, bilmeden bulaşıyor.
Sonra ben büyüdükçe, hayatı yaşayarak tecrübe ettikçe öyle bir şey beynimde DANKKKK etti ki işte o an hayatım değişti.
Hayatımın anlamı değişti ve bir amacım oldu.
O mucize gerçeği görüp anlayan herkesin hayatının, sanki sihirli bir değnek değmiş gibi hayatlarının değiştiğini gördüm. Bu beni daha çok heyecanlandırdı ve hayata daha güçlü durmamı sağladı.
Aslında herkesin bildiği ama önemsemediği bir şey. Her şeyin maddiyat, çıkar ilişkisi olduğu ve mutluluğu huzuru büyük şeylerde aradığı dünyada, herkes her şeye sahip lakin herkes mutsuz. Bazı insanlar mutlu bu insanlarda çok az.
Ne zaman mutlu insan sayısı artar o zaman bu dünya daha adil, insani duyguların hakim olduğu bir dünya halini alır.
Degersizlik duygusu olan kişiler, elalemin ne dediği ile çok yakından ilgilenir. Eğer sende de elalem ne der diye bir korkun varsa içinde karanlıklarda bir yerde değersizlik duygusu taşıyorsun demektir.
Pavlov’un köpek deneyini hepiniz biliyorsunuz. Bilmeyenler için tekrar edeyim:
Pavlov, öncelikli olarak sindirim sistemi üzerine – Nobel Ödülünü de almasını sağlayan- araştırmalar yapıyordu. Deney amaçlı kullandığı köpeklerin midesini kesip, bir hortum yardımıyla bu salgıları alıyordu.
Mide ve tükürük salgılarının nasıl olduğunu ve nelerden meydana geldiğini anlamaya çalıştığı dönemde, köpeğin henüz eti görmeden deneyi yapan kişinin ayak seslerini duyduğunda da aynı güçte salya salgılaması, Pavlov’un dikkatini çekti.
Bu gözlemden sonra Pavlov, köpeklerin niçin yiyecek verilmeden önce salya salgıladıkları sorusunun üzerine gitti ve araştırmalarını bu yöne kaydırdı.
Normal olarak bir köpekte, yiyecek ağza konunca salyanın akması doğal bir tepkidir. Ama salya, yiyeceği veren kişi görüldüğünde de akmaya başlarsa bir durum var demektir, diye düşündü.
Haklıydı da..
Pavlov, yaptığı bu gözlemlerinden sonra, aç bir köpeği ses geçirmeyen bir odaya yerleştirdi. Deneye başlamadan önce, bir şekilde köpeğin salyasının ağzından dışarı çıkmasını sağladı ve daha sonra çıkan salya miktarını da kayıt altına aldı.
Deneye geçildiğinde ise koşulsuz şartlanmanın oluşabilmesi için köpeğe yiyecek vermeden sadece zili çalmaya başladı. Başlangıçta, normal olarak köpek herhangi bir salya tepkisi göstermedi. Pavlov daha sonra zil sesinin hemen arkasından köpeğe et parçaları vermeye, doğal olarak da köpek salya akıtmaya başladı.
Deneyin bir sonraki adımı ise et parçaları ile zil sesini eşleştirmekti. Pavlov, et parçalarını köpeğe atmaya başladığı anda asistanları da aynı anda zili çalıyorlar, böylece köpeğin algı olarak et ile zil çalmasını eşleştirmesini istiyorlardı.
Bu işlem tekrar tekrar yapıldıktan sonra, zilin çalındığı fakat arkasından et verilmediği zaman da köpeğin salya salgıladığı gözlendi. Oysa normalde, köpeğin eti ağzına alınca salya akıtması gerekirdi.
Deney sonunda çıkan sonuca göre köpek, sadece kulak kabartması beklenen zil sesine karşı salgı akıtmayı öğrenmiş oluyordu. Bu durumda köpeğe, hiç ilgisi olmayan bir uyarıcı karşısında salya akıtması öğretilmiş oluyordu. Bu olayda et, koşulsuz yani doğal uyarıcıdır.
Şartlı ya da şartlandırılmış refleks denen olay da budur. Pavlov, bu davranışın, psikolojik etkinlikle özdeş olan yüksek düzeyde sinir etkinliğinin belirtilerinden biri olduğunu öne sürer ve psikoloji alanında geçerli tek yaklaşımın deneysel yöntem olduğunu vurgular.
Konu uzun vesselam.
Kısaca biz taaaa doğmadan önce annemizin karnında iken bu değersizlik duygusu bulaşmaya başlar. Doğduktan sonra da üzerine ilk önce ailemiz ve sonra sosyal çevremiz tarafından bu duygunun güçlenmesine ve bizimle birlikte içimizde büyümesine izin veririz.
Sonra da ELLLLALEMMMM ne der diye başkalarına iyi görünmek için başkaları için BAŞKALARININ HAYATINI yaşayarak hayatımızın son nefesine geliriz.
Geride ne mi kalır? Mutsuz ve yaşanmamış bir hayat.
Nasıl ki sorun taaa içimizde en derinlerde, çözüm de aynı yerde hemen yanında.
Yazımın başında fark ettiğim ve hayatımı değiştiren o çok önemli şeye gelince bu fark ettiğim şey bende ki gücü keşfetmemi sağladı.
O da şuydu:
ASLINDA SORUNLAR BANA CEZA OLARAK DEĞİL BENİM İÇİN BİR HEDİYE OLDUĞUNU ANLADIM.
Çünkü fark ettim ki aslında o aştığım engeller, şu an beni ben yapan, beni güçlü bir şekilde ayakta ve hayatta tutan değerlerdi. Ve bu engeller, ben kendimi değersiz hissettiğim her an karşıma çıkıyordu. Taaa ki ben ne zaman değerli olduğumu, özel olduğumu kendime inandırdım o zaman ruhumda ki Allah tarafından bana verilen o gerçek gücü hissettim.
ASLINDA SORUNDA BENİM ZİHNİMDEYDİ, ÇÖZÜM DE YİNE ZİHNİMDE.
SEN DE GERÇEK GÜCÜNÜ HİSSETMEK İSTİYORSAN RUHUNU, ZİHNİNİ YOKLA ONA DÖN.
Merih NEBİOĞLU
Profesyonel Yaşam Koçu
Bioenerjist/ NLP UZM.

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.