Kaybolan Değerlerimiz
Evet dostlar bu yazımda hepimizin, hepinizin, her kezin ortak sorunu, “Kaybolan Değerlerimiz” konusunu elimizden geldiğince irdelemeye çalışalım..
Hani demiştik ya..
“Kaybolan değerlerimiz”
Konusunu elbette üzerine alınan da olacak almayan da.
Lakin doğru bir tane gelin bakalım neymiş kaybolan değerlerimiz.
Geçtiğimiz günlerde
Çok büyük ve kurumsal bir firmanın Ankara bölge müdürü olan bir arkadaşımın daveti üzerine
ziyaretine gittim.
Arkadaşım
yanında iki kişi ile haretli bir şekilde sohbet ediyordu.
Beni görünce sohbeti kesti ve yanındakikerle tanıştırdı.
Yanındakilerden biri 65 yaşında agbisi digeride 27 yaşında oğlu olduğunu öğrendim.
her ikiside gayet samimi ve ilgiliydi.
Bir süre ülke gündemine dair konuştuk.
O anda dikkatimi çeken bir şey oldu.
Üçününde elinde sigara vardı.
Şaşkınlığımı tabiki belli etmedim.
Bence gördüğüm manzara birilerine medenice gelebilirdi. Ama bana göre saygısızlıkdı.
Baba, oğul ve amca hoş sohbet sigara içiyor.
Bunda ne var ne güzel bir şey diyenleride tahmin ede biliyorum.
Arkadaşım ayrılma zamanı dedi ki.
“Başkan Pazar günü abim ve oğlumla rakı içeceğiz mangal eşliğinde sen de gel misafirimiz ol.”demezmi
Ben alkol almam alkol olan ortamda da bulunmam deyip davetine teşekkür ederim demekle yetindim.
Bu arada şunu belirtmeden geçmeyim.
Arkadaşım gerçekten çok kaliteli, dürüstlükten asla taviz vermeyen adam gibi adam.
Lakin
bu tanışma faslında kaybolan değerlerimizi iliklerime kadar hissettim.
Geri kafalıda ola bilirim.
Belkide benim bakış açım eskilerde kaldı.
Belki şu an bu satırları okurken beni eleştiriyor da olabilirsiniz.
Ama:
Biz babadan, atadan ve dededen büyüklerimizden gördüğümüz.
Türkün töresi, örfü, annenesi, kültürü ve aile yapısı neyi gerektiriyor ise..
Benim doğrumda odur.
29 harften hangi kuşağa denk geliyor isek bizler/sizler mümkün müdür ki büyüklerin yanında sigara, içki içmek, bacak bacak üzerine atıp oturmak.
Ne mümkün.
Eskilerin bayramları,
Eskilerin evde yenen kahvaltı ve yemekleri anne baba ve tüm kardeşler. O yer sofrasında ya olacak ya olacak.
Yemek sofrası kurulunca sonra yerim deme şansınız hiç yok çünkü yapılan yemek bitmek zorunda çünkü yemek konacak buzdolabı yoktu.
Birde yer sofrasında bir tepside bulgur pilavı, yanında turşusu, ayranı yufkası varsa kaşıkların çarpışması en güzel müzikden daha hoş gelirdi kulağa akşam soba ateşinde demlenen çay ile patlamış/haşlanmış mısır varsa en keyifli an bu olsa gerek.
Bu anıları elbette hatırlayanlarınız olacaktır.
Hani hep denirya nerde eskinin bayramları
işte bizler o neslin evlatlarıyız.
Siyah beyaz televizyon kullanımı çok az olduğu yıllarda. TV nadir kişilerin evlerinde vardı.
Sanırım haftada bir gün Türk filmi olurdu.
Konu komşu mahalleli evi doldurmadan izlenen filmden tat alınmazdı.
Ama nede keyifliymiş geçmişi hatırlayınca
Bir an kendimi geçmişte hissettim
Evet o yıllarda.
Cep telefonuda yoktu.
İnternet yoktu.
Buzdolabı yoktu.
Renkli televizyon yoktu.
O yıllarda cinayet de yoktu.
Kadına çocuğa taciz de yoktu.
O yıllarda radyo vardı.
Haber satine AJANS denirdi.
Bir radyonun başında kaç kişi pür dikkat haber dinlerdi.
Düğünler olurdu eskiden ailece o düğüne gitmek zorundasınız.
Baba derki: “Evlatlar düğüne, cenazeye gidelimki onlarda bize gelsin.”
Bu mantık vardı eskilerde.
Ya şimdiye günümüze gelince ne oldu.
Merakımdan değil ama aklıma gelen soruları sizle paylaşayım cevabını sizler kendinize verin.
1. Evde yetişkin çoğunuz varsa sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemeğini ailece
yapa biliryormusunuz..? (Çalışanlar izinli ve hafta sonu tatilde)
2. Çoğunuz sürekli olarak telefonda, tabletde veya bilgisayar başında mı yemek masada çocuğunuza kaç sefer seslemiyorsunuz hadi sofra hazır diye.?
3. Çoğunuz genç sizle düğüne, cenaze taziye gidelim deseniz gider mi.?
4. Evde anne baba dahil her kesin elinde telefon bir köşede mi.?
5. Akşam yemeği birlikte yeyip birlikte çay kahve keyfi yapıp birlikte TV izleyip birlikte gülüyorsanız.
Çok şanslısınız.
Kaybolan değerlerimiz: Deyince hasbel kader aklıma gelenleri sizlerle paylaştım.
Sağlıcakla kalın.
Kenan Akçahanoğlu