Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

CEYLAN:ULUDAĞI DAVOS GİBİ YAPALIM:

2 sene önce
215 izlenme
Favorilerime Ekle
Favorilerimden Çıkar
Lütfen bekleyiniz...
Geniş Ekran Dar Ekran
Reklam 20 saniye sonra kapanacak.
Reklam
Reklamı Geç

Mehmet Çatakçı
TBMM de Uludağ ile ilgili komisyon toplantısına eski bir Milli Parklar Genel Müdürü olarak katılan AK Parti Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan ortaya koyduğu fikirler ile hem iktidardan hem de muhalefetten beğeni aldı.
Nevzat Ceylan:” Burada yani öyle b ir nokta ya gelindi ki o kadar suçlu ki bu millî parklar sanki hiçbir şey yapmamış, ilk defa alan başkanlığı olursa bir şey yapılacakmış gibi bir hava yaratıldı onu anlatmak zorundayım, vicdanen. Neticede ben orada görev yapmış bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Bursa vekillerimiz yanlış anlamasın konuyu ama arkadaşlarımızın o konudaki haklı talepleri de var ona da aynen katılıyorum onu da ayrıca söyleyeyim. Şimdi, millî park nedir her şeyden önce buna bir bakalım. Yani bir yeri millî parktan çıkarıyorsunuz, tamam, güzel ama millî parklar nasıl yapılmış, hangi şartlarda yapılmış, niye yapılmış bir buna bakmamız lazım. Bakın, dünyada ilk millî parklar 1872 yılında Amerika’da başlıyor ve Amerikalılar diyor ki: “Dünyaya ihraç ettiğimiz en güzel fikir bu.” diyorlar çünkü kendilerinin kültür varlıkları yok, tarihi varlıkları yok ama doğal güzellikleri fazla. Dolayısıyla o doğal güzellikleri koruma statüsüne kavuşturarak, en güzel ihraç ettiğimiz fikir olarak dünyaya anlatıyor, 1872 ama bunun bir evveliyatı var. Hazreti İbrahim Kâbe’yi yaparken, yaptıktan sonra diyor ki: “Kâbe’nin etrafında, yaklaşık 20 kilometrelik kısmı haram ilan ediyorum.” diyor, koruma altına alınıyor, ilk millî park aslında oradan başlıyor sonra Peygamber Efendimiz Medine ‘de Mescid -i Nebevi’yi yaptığı zaman etrafını yine aynı şekilde koruma statüsüne kavuşturuyor, arkasından. Yani bizim millî park anlayışımız Amerikalılardan önce. Dolayısıyla, olaya birazda öyle bakmak lazım. Arkadaşlar, Türkiye’de millî parkların başlan gıcı 1958, altmış dört yıllık bir birikimi var millî parkların, altmış dört yıl; bu dile kolay. Turizm Bakanlığı sonradan kuruldu, millî parklardan sonra kuruldu onu da söyleyeyim. Şimdi, bu birikimi yok sayamayız ve 1958 yılında millî parklar kuruluyor, 1961 yılında, 5’ inci millî park olarak Uludağ ilan ediliyor. Uludağ nedir? İşte, anlattınız hepiniz yani nasıl özellikleri olduğunu, neler yapılması gerektiğini fakat bir şey söyleyeyim: Uludağ Milli Parkı Türkiye coğrafyasında 3 adet bitki coğrafyası var, o bitki coğrafyasının tam kesişme noktası; nedir orası? Avrupa -Sibirya -bu kuzey tarafından geçen hat – diğer taraftan İran -Turan genellikle Orta Anadolu coğrafyası ve Akdeniz ve bütün bu 3 bitki coğrafyasının kesiştiği bir yer burası. Dolayısıyla, endemiği de fazla, bitki türleri de fazla, diğer su alanları bakımından da son derece önemli. Mesela, şu anda Bursa’nın sularının yüzde 90’ı bu havzadan gidiyor yani o gözle bakmak lazım bir taraftan. Mesela, şöyle bakalım: Özellikle içme ve kullanma su yunun 11 su havzası bu bölgede, 7 göl, gölet var, doğal göl var burada. Diğer taraftan, 13 akarsu var, 15 kaynak suyu özel sektör çıkarıyor, meşhur eriklinin çıktığı yer herhâlde orasıydı yanlış hatırlamıyorsam. Dolayısıyla, burası aynı zamanda bir su havzası, su havzasının korunduğu da bir alan burası zaten bu sebeplerle, özellikle millî park yapıldığını da görmemiz lazım. Şimdi, uluslararası tarafı olduğumuz kuruluşuna biz üyeyiz ve korumayı taahhüt etmişiz zaten Türkiye Cumhuriyeti olarak bu tür alanları. Diğer taraftan, Cumhurbaşkanımızın 1 no.lu Kararnamesiyle biyolojik çeşitliliğin korunması Tarım ve Orman Bakanlığına verilmiş, burada Tarı m ve Orman Bakanlığı yok. Şimdi bütün bunlara baktığımız zaman bir taraftan da tabii, elbette ki Uludağ’ı
Davos gibi görmek istiyoruz yani niye olmasın. Davos Uludağ’dan da çok üstün bir şey değil ki. Bizim Bursalı arkadaşlarımızın, bence öncelikli niyeti burayı dünya çapında bir Davos gibi yapalım, bu eksikleri giderelim düşüncesiyle yapıyorlar ki çok doğru bir şey ve aynen katılıyorum ama bir taraftan da ekolojik kullanma kapasitesi denen şey var. Artık dünyada, maalesef, bizim Türkiye’de daha tam oturmamış bir fikir ama oraların ekolojik kullanma kapasitesini de ölçerek ona göre biz oralarda kullanıma açmamız lazım. Yani koruma ve kullanma dengesini yürütmemiz lazım Uludağ gibi yerlerde, bu millî park gibi yerlerde.
Evet. Şimdi, bu kullanma kapasitesi dediğimiz Uludağ’da bilmem kaç milyon gelecek insanlarla falan bunu yürütmek de mümkün değil onun da bir kapasitesi var, orayı da açmamız lazım, böyle bir durumla da karşı karşıyayız.
Sanki Uludağ’da hiçbir şey yapılmamış gibi bir algı oluştu. Onu da arkadaşlarımızın haklarını savunmak için – zamanında ben de görev yaptığım için – onlara da söylemek zorundayım.
Şimdi, bakın, neler yapılmış: Satış üniteleri yapılmış, 8 kır gazinosu yapılmış, 75 orman köşkü yapılmış, 210 orman evi yapılmış, çadırlı kamp alanı yapılmış, 2 2 tuvalet, hatta bir tanesi eleştirilmiş “Beş yıldızlı tuvalet mi olur Uludağ’da .” denilmiş…
2 banyo yapılmış, 17 çeşme yapılmış, 130 kamelya yapılmış, 2 mescit var, 6 çocuk oyun parkı var, macera parkı var, 36 yağmur barınağı var.
Şimdi, itfaiye için yer yapılmış, AFAD için yer yapılmış, trafo, jeneratör yapılmış, enerji nakil hat ları yer altına alınmış, Kara yollarının karla mücadelesi için bina yapılmış, teslim edilmiş, sağlık birimleri yapılmış, karla mücadele için ekipmanlar çoğaltılmış, güvenlik kamerasıyla her taraf izlenebiliyor, yaşam boyu eğitim merkezi yapılmış, bin kapasiteli otopark yapılmış.
Bütün bunları yaparken de 1 milyar lira civarında Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü harcama yapmış eski parayla yaklaşık 1 katrilyon, diğer kuruluşlar da 660 milyon harcama yapmış yan i 2 milyara yakın son yirmi yıl içerisinde bir taraftan da buralarda tesisler yapılmış. Diğer taraftan, mesela arıtma tesisi 2022’de başlamış 2023’te teslim ediliyor. Bursa Büyük şehirle yapılan anlaşma neticesinde. Kapalı otoparkla… Özellikle otellerin yenilenmesi konusunda da şöyle bir sıkıntı var: Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü plan değişikliği için Turizm Bakanlığına bildiriyor bir buçuk, iki yıl önce “Buralarda biz böyle bir plan değişikliği yapmak istiyoruz.” maalesef hâlâ onaylanmamış Sayın Bakanım, hâlâ onaylamamışsınız. KÜLTÜR VE TURİZM BAKAN YARDIMCISI
Diğer bir konu arkadaşlar, şimdi dünyada iki türlü marka vardır doğa koruma açısından; biri millî park biri de UNESCO Dünya
Mirası. Bu işareti görenler oraya turizm amaçlı giderler. Göreme’de onları kaldırdığınız zaman yanlış yapmış olduk. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nden çıkarırsanız, Millî Parklar statüsünden çıkarırsanız yanlış yapmış olursunuz. Yapılan yanlışı artık kabulleniyoruz ama şunu da bilmeniz lazım: Ora ya gelen turistler hâlâ Milli Park olarak geliyor, “Alan Başkanlığı” diye bir literatür yok dünyada. Şimdi, şunu söylemek istiyorum en son: Bir defa ben Kültür ve Turizm Bakanlığından şunu beklerdim: Ya, Başkomutan Tarihî Millî Parkı, Sakarya Tarih î Millî Parkı, Sarıkamış Tarih î Millî Parkı, Nene Hatun Tarih î Millî Parkı, Malazgirt Tarih î Milli Parkı, İstiklâl Yolu Tarih î Milli Parkı; buralara bir el atın, asıl sizin göreviniz buralar. Siz nerede yapılmış bir yer var, her şey bitmiş, onun üzerine yapmaya çalışıyorsunuz Sayın Başkanım, Sayın Bakanım. Dolayısıyla burada bir çelişki var. Mesela, özellikle son olarak şunu da söylemek istiyorum: Bu yetki karmaşasından bahsediyoruz ya, yetki karmaşası. Bunun bir çözümü var arkadaşlar. Yetki karmaşasını gidermenin yolu ki Alan Başkanlığında da söylediniz, dedin iz ki: “Bir sürü kuruluşlardan -İlyas Bey söyledi onu – görüş alındı.” Doğru, burada da aldıktan sonra Millî Park neye engel? Yani hiçbir şeye engel değil ki alınması için. Neye engel oldu da şimdiye kadar, hangi konuda eksik “diye sordu

Reklam
Kullanıcı
Mustafa Doğan
Kanalda toplam 2543 adet video bulunuyor.
BU VİDEOYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.