Rize, 2. GastroRize Festivali ve GastroRize Konferansı
Neslihan Maltepe
Eğer yaşam bir armağan ise bizlere “Yüce Yaradan’dan; sağlık, mutluluk, huzur ya da başlı başına organlarımız hatta aldığımız nefes bile O’nun bizlere hediyesi… Eğer bugün bu yazımı ve daha nice yazılarımı sizler ile kalben paylaşabiliyorsam, O’nun lutfudur… O yüzden önce Allah’a şükür ederek sonra da tüm okuyucularımıza teşekkürlerimi sunarak bu ayki köşe yazımı sizler ile paylaşıyorum. Ve Neşet Ertaş’ın türküsüyle sizlere sevgilerimi gönderiyorum.
Kalpten kalbe bir yol vardır
Gözünen görünmez sırdır
İkimizin kalbi birdir…
Sizler ile kalbimiz birdir…
(Bu son mısra da benden siz değerli okuyucularımıza hediye olsun)
Rize Mutfağı Dünya’ya Açılıyor…
Değerli Okuyucularımız;
Geçtiğimiz yıl başarıyla gerçekleşen ve büyük ilgi gören 1.GastroRize Festivali’nin ardından, bu yıl 2.kez düzenlenen GastroRize Festivali ve GastroRize Konferansı’nın moderatörlüğünü gerçekleştirmek için yeniden o çok sevdiğim şehir; Rize’ye gittim.
Rize Spor’un renkleri gibi gerçekten de yeşili mavi ile buluşturan, eşsiz doğası, geniş kültürel çeşitliliği, zengin gastronomi mutfağı, el emeği göz nuru ürünleri ve doğal, içten ve misafirperver insanları ile Rize’nin güzelliklerini bir kez daha yaşamak benim için mutluluktu.
Rize-Artvin Havalimanı…
Geçtiğimiz sene başka bir havalimanına iniş yaparak gittiğim Rize’ye, bu sene yeni açılan Rize-Artvin Havalimanı’na iniş yaparak gitmek gurur vericiydi.
Bildiğiniz gibi Türkiye’nin deniz üzerine dolgu yapılarak inşa edilen ikinci havalimanı olan Rize-Artvin Havalimanı, Cumhurbaşkanımız Sn.Recep Tayyip Erdoğan tarafından 14 Mayıs 2022’de hizmete açıldı.
O gün; Cumhurbaşkanı’mız Sn.Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sn.İlham Aliyev’i taşıyan uçaklar, iki liderin açılışını yapacağı Rize-Artvin Havalimanı’na gelerek açılışı gerçekleştirmişlerdi. Bu iki dost, müttefik ve kardeş ülke arasındaki yakınlığının bir göstergesi ve özellikle Cumhurbaşkanı’mız Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ın memleketi olan Rize Havalimanı’nın açılışını iki liderin birlikte gerçekleştirmeleri de iki liderin dostluklarının da bir göstergesiydi.
3 milyon metrekare alanda inşa edilen, 45 metre genişlik ve 3 bin metre uzunluğundaki pisti, zarif mimarisi ve teknolojisi ile yıllık 3 milyon yolcu kapasitesine sahip olacak olan Rize-Artvin Havalimanı’nın;
32 bin metrekare terminal binası ve diğer destek binalarıyla toplam 47 bin metrekare kapalı alanı bulunuyor.
Terminal binasında; yöresel mimarinin yansıtıldığı ve bölgenin çayın başkenti olması sebebiyle çay bardağı formundan esinlenilerek 36 metre yüksekliğinde inşa edilen kulesi ile Rize-Artvin Havalimanı görülmeye değer.
Çay Çarşısı…
Tıpkı şehir merkezinde yeni açılan çay bardağı formundaki çay çarşısı gibi… -Ki çay çarşısını da mutlaka görmenizi tavsiye ederim. İçerisindeki Rize’nin en güzel lezzetlerini en şık ve kendi doğasında, özüne sağdık kalarak hazırlayıp, sunan, bu işe gönlünü ve ömrünü adayan Sn.Süleyman Tarakçı ve ailesinin kurduğu İstanbul’dan bildiğiniz “Nalia Karadeniz Mutfağı” ile güzel Rize manzarası eşliğinde birbirinden güzel Rize lezzetlerini tadabilirsiniz. Tabi çarşının içinde özel çay butikleri ve dükkanlar da mevcut. Mutlaka onlara da uğramalısınız.
Tıpkı çay çarşısı gibi havaalanında özel olarak aydınlatılan bu kule de bölgenin siluetine canlılık katacağa benziyor. En azından ben ve benim gibi birçok kişi uçaktan iner inmez gördüğümüz çay bardağı formundaki kulenin fotoğrafını çekmek istedik. Eminim turistler açısından da son derece ilgi çekici olacaktır.
Benim Rize’ye uçuşum akşam üstü 17.30 uçağıydı. Fakat gitmekte olduğum gün yoğun yağmur nedeni ile birçok uçuş rötarlı oldu. Dolayısıyla benim uçuşum da geç gerçekleşebildi. İndikten sonra otele geçip toplantı ve ertesi güne hazırlık sonrası çok geç olduğunu tahmin ettiğim saate bakmadan uyumayı tercih ettim.
Türk Hava Yolları…
Bu noktada artı bir parantez açmak istiyorum çünkü Türk Hava Yolları’nın gerek pandemi süresince gerekse pandemi sonrası dönemde gösterdiği büyük başarı ve ivme takdire şayan. Almanya ve İngiltere dahil birçok Avrupa ülkesinde nasıl krizler yaşandığını, uçuşların gerçekleştirilemediğini, havaalanlarının dışına taşan uzun insan kuyrukları oluştuğunu, eleman eksikliğinden bütün işleyiş süreçlerinin nasıl aksadığını, uzun pasaport kuyruklarında insanların saatlerce beklediğini ve birçok kişinin uçağını kaçırdığını çok iyi biliyoruz.
Bu anlamda çok sık uçuş yapan bir yolcu olmama rağmen ilk defa karşılaştığım ve tamamen hava muhalefetinden kaynaklanan bu gecikme son derece tolere edilebilirdi.
Türk Hava Yolları bu süreçte ve kurulduğu günden beri gösterdiği gelişim ve büyüme ile milletimizin göz bebeği ve gurur kaynağı… THY’nı; Temmuz ayında bir günde 1543 sefer, 260 bin 632 yolcu ve yüzde 87 doluluk oranıyla rekor bir sayı ile ve tüm yılı da rekor üstüne rekor kırarak yürütmek ise başlı başına bir başarı…
Bu anlamda geçtiğimiz ay dergimizin kapağını onurlandıran Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Sn. Prof. Dr. Ahmet Bolat’ı tüm bu süreçleri en güzel şekilde yönettiği için saygıyla kutluyorum. Sn.Yönt.Kur.Başkan’ınını, kendisi de bir Rize’li olan THY Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdür Sn.Bilal Ekşi’yi ve tüm Yönetim Kurulu’nu da bizleri THY ile tüm dünyada gururlandırdıkları için tebrik ediyorum. Çünkü bu gurur hepimizin…
GastroRize Günleri’ne Dönersek…
Bu sene -hala hafızalarımızda olan- o muhteşem gala yemeği sonrası değerli gazeteci büyüğüm Osman Can, şehri gezmeye fırsatım olmadığı için köşe yazımda değerlendirebilmem amacıyla bana kısa bir şehir turu attırdı. Bu sırada da değerli Rize’li dostlardan sıkça duyduğum “Kayıkhane Kültürü”nü bana yaşatmak istedi ve bir akrabasının kayıkhanesine konuk olduk. Gerçekten farklı ve mutlaka görülmesi gereken o bölgeye özgü bir kültür… Daha önce denize kıyısı olan birçok yerde bu kültürü görmemiştim.
Peki “Kayıkhane” nedir derseniz?
Önünde birçok ailenin kayık ve teknelerinin olduğu, içerisinde mutfağı, lavabosu, ufak tefek eşyaları olan, kayık ve teknelerin bakımı ve kullanımı için kullanılan ama bu vesile ile yazları ailelerin biraz serinlemek için bir araya geldiği küçük küçük yan yana birçok kulübe veya hangar gibi yapılardan oluşan ayrı bir alan… Önünüz deniz, çocuklar etrafta şakalaşıp oyunlar oynuyor ve siz de denize karşı, çay çarşısı ve deniz manazarası eşliğinde dostlarınız ile sohbet edebiliyorsunuz ya da balık avına çıkabiliyorsunuz. Çok sıcak ve samimi bir ortam. Tabi Rize ve Karadeniz nemli bir bölge olduğu için yaz akşamları aileler için bir ferahlama ve kaçış noktası adeta… Ben çok sevdim. Hatta her kulübeyi tatlı şirin benzer renklerde boyasalar; turistlerin gelip ziyaret etmek isteyeceği çok güzel bir bölge olacağına eminim.
Bu kısa şehir turunun ardından konakladığımız otele geldim. Konferans günü ve öncesi her konuda bana çok yardımcı olan iyi yetişmiş bir ekipleri var. Bu konuda Ramada Otel Ailesi’ne teşekkür ediyorum.
Gala Yemeği…
Tabi Gala Yemeği’nin gerçekleştiği Ricosta Oteli ve muhteşem şefini de anmadan edemeyeceğim. Executive Şef Mustafa Turan hem lezzet hem sunum olarak çok güzel bir gala yemeği sundu. Masamıza servis yapan Bedirhan, Burak Can iyi yetişmiş kalifiye bir kadro… Dayanamayıp müdürleri Bülent Bey’i çağırıp tebrik ettim. Mustafa Şef ise; gerçekten gecenin sürpriziydi… Rize Belediyesi ve Başkan’ımıza büyük bir özenle, tulum ve Karadeniz müzikleri eşliğinde hazırlattıkları bu özel gala yemeği için teşekkürlerimizi sunarız.
GastroRize Konferansı…
“GastroRize Konferansı”mızda hangi konu ve konuklar vardı? Konferansımızın içeriği hangi konuları kapsıyordu? Şimdi bu soruların cevaplarını sizlere detaylıca aktaracağım. Buyurunuz…
GastroRize Konferansı baştan sona çok iyi hazırlanmış bir içeriğe ve konuklara sahipti. Rize Valimiz Sn.Kemal Çeber’i, Ak Parti Rize Milletvekili Sn.Osman Aşkın Bak’ı, Rize Belediye Başkanı’mız Sn.Rahmi Metin’i ve kıymetli ekibini, Başkan Yardımcısı Sn.Kemal Genç ve onun nezdinde emeği geçen herkesi alkışlamak lazım. Karadeniz Bölgesi’nde Rize’yi hızla bir marka şehir yapmaktalar… Gökmen Sözen’in büyük emeklerini de mutlaka anmak lazım tabi… Çünkü bu bir ekip işi… Ve ancak bir aile gibi olduğunuzda ve masanın dört bacağı da sağlam olursa o masa; sağlam bir
masa ve dahası gerçek bir sofraya dönüşebilir. Ve GastroRize bu sene hepinizin, hepimizin emekleri ile gerçek bir sofraya dönüştü.
8- Dijital Dünyada Rize Mutfağı’nın Tanıtımı
9- Gastronomi Turizmi’nde Rize Sokak Lezzetlerinin Önemi ve Çeşitliliği
10- Başarı Hikayesi
11- Otel ve Restaurant İşletmelerinde Çayın ve Çay Sunumunun Önemi
GastroRize Konferansı;
Aslında seneye iki güne yayılarak işlense çok daha güzel olur. Çünkü Rize ve Rize’nin eşsiz güzellikleri, değerleri, ürünleri, doğası, mimarisi, tarihi, gastronomisi ve güzel insanları ile ilgili konuşulacak o kadar çok konu var kiii; benim tek bir sayfa ile yazıp bitiremediğim gibi tek bir güne sığdırılamıyor. Konuşmacılarımızın Rize ile ilgili daha konuşacak çok konusu vardı, bunu çok iyi biliyorum. O yüzden herkesin doya doya Rize’yi anlatabilmesi için seneye belki panellerimizi iki gün doya doya yaparız, neden olmasın…
Rize…
Rize’ye tabi bir ya da iki günlüğüne gelip gitmek ile Rize’yi tam anlamıyla yaşamak mümkün değil. Size tavsiyem mutlaka vakit ayırmanız ve burayı doya doya yaşamanız. Mesela bir gün Liman Lokantası’nda yemek yerseniz, ertesi gün Nalia ya da Lale Lokantası’na gitmeniz lazım. Bir gün fasulye yerseniz, ertesi gün mutlaka kara lahana sarmasını yemeniz lazım. Bir gün kavurma canınız çektiyse, diğer gün mutlaka hamsili lezzetleri tadmanız lazım. Bir gün yemeği fazla kaçırıp tatlı yiyemediyseniz, ertesi gün mutlaka ya pepeçura ya sütlacını denemeniz lazım. Yetmedi mi? Baklavasını, laz böreğini, baston ekmeğini, karalahana çorbasını, fasulye turşusunu, mısır ekmeğini, muhlamasını, tereyağını, balını, peynirini, simidini, enişte lokumunu, hamsili pilavını, taze balıklarını,…daha birçok lezzetlerini mutlaka ama mutlaka gidip görüp yerinde, bizzat orada tatmanız lazım.
Çünkü aynı anda yeşili mavi ile buluşturan o eşsiz doğasını; gürül gürül akan ve kendinizi bambaşka bir dünyada gibi hissedeceğiniz Palovit Şelalesi’ni, Ayder Yaylası’nı, Handüzü Yaylası’nı, Arap Düzü Tabiat Parkı’nı, Pancana Şelalesi’ni, Kıbledağı Camii’ni, Ağaran Şelalesi’ni, Çeçeva – Çaylık Tepesi’ni, Çay Araştırma Merkezi’ni (ÇAYMER), Zilkale veRize Kalesi’ni, Ziraat Botanik ve Çay Bahçesi’ni, Pileki Mağarası’nı, Çağlayan Vadisi’ni, Çağlayan Köprüsü’nü, Tarihi Laz Konakları’nı, Fındık ve Kivi Bahçeleri’ni,… ve daha birçok güzelliklerini mutlaka ama mutlaka görmeniz lazım.
Benim sürem kısıtlı olduğu için tüm günüm konferans ile geçti ve Belediye’mizin hazırladığı bu gezilere katılamadım. Ama siz mutlaka bir hafta gibi bir vakit ayırıp Rize’nin güzelliklerini yaşamaya gidin.
Hani insanın gün içinde“to do list”i vardır. “Yapılacaklar listesi”… İşte bu dünyada görülecek yerler ve yapılacaklar “to do list”inize de mutlaka Rize’yi ve Karadeniz’i alın. Uzaklara İsviçre’ye gitmeye gerek yok. Bizim Rize’miz var. Bizim güzeller güzeli Karadeniz’imiz var.
Festival’in son iki gününde ise; Elif Korkmazel, Rafet İnce, Cüneyt Asan, Eyüp Kemal Sevinç, Hazer Amani, Sinem Çapraz, Türev Uludağ’ın Workshop’ları, İkizler Dj Performansı, Usame İsmail, Grup Koliva, Murat Köse, Resul Dindar Konserleri ile devam etti.
GastroRize Konferansı’nın ardından 27 Ağustos’ta Rize Sahil Parkı’nda gerçekleştirilen GastroRize Günleri’ne katılan Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Geliştirme Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Sn.Bilal Erdoğan, stantları gezerek yöresel yiyecekleri tattı.
Rize mutfağının her zaman çok güzel olduğunu belirten Sn.Bilal Erdoğan; “Her zaman söylerim, çok zengin çeşit var. Demeye gerek yok ama özellikle kavurmamız, kuru fasulyemiz, karalahanamız, hamsi ile yaptığımız şeyler, mısır ekmeğimiz.
İlk defa likapa ile yapılmış pepeçura tatlısı çok güzel. Kendimize has lezzetlerimiz var. Bütün Türkiye’de kavurmamız kuru fasulyemiz meşhur. Dolayısıyla bunların burada daha çok insana ulaştırılmaya çalışılması çok güzel. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.
Rize’nin yerel lezzetlerinin tanıtıldığı etkinliğin üçüncü gününde, Fireroom Sahibi ve Şefi Hazer Amani “Hamsili dereotu ile İran pilavı” pişirirken, NG Hotels Gastronomi Direktörü Rafet İnce “Karadeniz buğulama” yaptı.
Festivalin dördüncü gününde Muutto Kurucusu ve Şefi Umut Karakuş, “çay pestolu karadut tapas”, Yemek Danışmanı & TV Programcısı Elif Korkmazel de “peynirli patlamış mısır” ve “fındıklı Rize lokumu” hazırladı.
Yerel lezzetlerin ve gastronomi programlarının yanı sıra kentin biyoçeşitliliği, çay ve tarımı, yerel pazarları, tarihi Rize evleri ve yerel dokusu muhafaza edilen Rize mimarisi, geleneksel lokantaları, çiftçileri, balıkçıları, tarihi özellikleri ve hasat zamanı tanıtımı faaliyetlerinin yer aldığı GastroRize Günleri’nde davetliler, Çay Çarşısı yanında açılan stantları gezdi.
Gastronomi, turizm, yiyecek-içecek, basın-medya ve sanat dünyasından birbirinden ünlü isimleri Rize’de buluşturan “2.GastroRize Festivali” bu yıl da amacına ulaştı…
Tadına doyum olmayan bu dört günlük festival ile Rize, ev sahibi Rize Belediyesi ve Rize Belediye Başkan’ımız yine muhteşem bir festivale imza atarak hepimizin hafızalarında güzel izler bıraktı. Kendilerini tüm emekleri için kutlarım.
Misafirperverlikleri, vizyoner bakış açıları ve Rize’ye değer kattıkları için Rize Belediye Başkan’ımız Sn.Rahmi Metin ve kendisinin nezdinde tüm kıymetli ekibini kutlarım. Rize Vali’miz ve Rize Milletvekili’miz de her zaman Rize Belediye Başkan’ımız ile gönül gönüle destekler. Bu da çok önemli bir konu… Çünkü o zaman bir şehir; böyle ses getiren ve başarılı işlere imza atabiliyor.
Eminim benim gibi tüm konuklarımız da şimdiden önümüzdeki sene; “GastroRize Festivali”ni ve eşsiz güzellikteki şehrimiz Rize’yi yeniden görmeyi dört gözle beklemeye başlamışlardır.
Peki ben mi…?
Ben seneye kadar bekleyemeyeceğim sanırım… İlk fırsatta sırf bu güzellikleri ve Rize’yi doya doya yaşamak için Rize’deyim. Herkesi beklerim… 🙂
Kaynak:Ekovitrin