Bir Yastıkta Kırkyıl

Değerli okurlar:
Bu gün yaşadığım çok ilginç bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tesadüfen karşıma çıkan bir kadın bir anne bir nine den bahsetmek istiyorum.
Karşıma çıkan eli öpülesi bu kadın.
Tam bir Osmanlı kadını, alnındaki yüzündeki kırışıklık sanki yıllara ferman okuyor.
Sizlere az zamanda tanıdığım tanımadan da onur duyduğum teyzemin hayatından kesitlere.
Şöyle bir bakalım.
Bankada işimi bitirip kapıdan çıkarken,
Birden bir el kolumu tuttu oğlum dediğini işittim.
Döndüm baktım ardıma elinde bastonu yüzünde yılların yorgunluğu ve tecrübesi ile
yaşlı bir OSMANLI KADINI diye tabir edeceğim bir teyze bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor.
Lakin o an 10 ay önce:
Hakkın rahmetine kavuşan. Annem gözümün önüne geldi.
Şaşkınlığımı bir anda attım.
Teyze: “Oğlum beni yolun karşısına geçirirmisin” dedi.
Teyzem yüzü nurlu tam bir Osmanlı kadını..
Tabi teyzem dedim koluna girdim.
Yolun karşısına geçtik.
Teyzeye nereye gidecekse götüre bileceğimi söyledim.
Yine teyzenin koluna girdim.
Cadde boyunca,
Yavaş yavaş indik aşağıya doğru..
Fakat bu arada.
Yaşlı teyze ile çok ilginç bir sohbetimiz oldu.
Şöyleki:
Teyzem Çankırı”lı iki kız iki erkek çocuğu 14 torunu olduğunu küçük oğlunun evi olmadığından dolayı küçük oğlu ile birlikte yaşadıklarını söyledi.
Teyzeye, “amca nasıl’ dedim.
Teyzem, “oğlum amcanda hasta bende hastayım.
Herif düştü bacağı kırık yatıyor.
Oğlan gelin ekin, dikin bahçe işleri için köye gittiler.
Herifin maaşını taşıyım dedim.
Amcan olmayınca maaşını taşıyamadım.
Birde adam döner istedi.
Ekmek arası bir şeyler aldığım”dedi
O anda mahçup oldu.
Poşetden çıkardığı tavuk döneri bana vermeye kalktı.
O ısrar etti.
Ben ettim tabiki ben kazandım.Döneri poşete koydum.
Teyzeye “amcamı sana iyi bakıyor
Senmi amcaya iyi bakıyon” dedim.
Teyzem; “Oğlum bir Köroğlu bir ayvaz olduk.
İkimizinde iki ayağımız çukurda.
Amcan bana ben ona bakıyoruz.
Teyze 82 amca 86 yaşında ilk çocukları 66 yaşında evlilikde.. Kiimseye nasip olmaz 67 yılı devirmişler.
Karşımda tüm yaşadıklarına rağmen yıllara meydan okuyan teyzemden.
Mutluluğun sırrını öğrenmek istedim.
“Ah oğlum ah” dedi.
Nasırlı ellerini gösterdi.
14 yaşında bu kapıya geldim.
Tirpanı elime aldımı durmak bilmezdim.
Benim biçtiğim ekini her erkek biçemezdi.
Şimdi yaşlandık şuradan şuraya gidemiyorum.”
dedi.
Teyze sen amcayı sevdinmi.?
Aşık oldunmu.?
dedim teyzeye
Utandı bocaladı öyle bir güldükki dediklerime
Ben aşk neyin bilmem.
Oğlum dedi.
Amca seni seviyormu.? dedim.
Oğlum benim herif de bana hiç seni seviyom demedi.
Seviyor zaar sevmesse bunca yıl geçermiydi.
Bak sen iyi adama benziyon.
Sen kimsin.?
Nerelisin.? Bi deyiver.
Hep sen beni soruyuyon.
Adım Kenan dedim kendimi tanıtım.
“Ne iş yapıyon”.? dedi
Gazeteciyim dedim.
Teyzem bir panik oldu. Oturturum bankdan kalktı gidecek.
Teyze dur yapma falan dememe rağmen.
Bakın neler söyledi.
Amcan duyarsa gazeteciyle konuştumu vallahi billahi beni babam evine gönderir.
Boşar beni oğlum.
Beni ternette (internete) koyma
De git bu yaşta yuvam yıkılmasın.
Evet panik anına tebessüm edebilir.
Hatda güle biliriz her şey çok komikde gelebilir.
Lakin işte bu söylemler.
Teyzemin eşine karşı sorumlulukları ve saygısıydı.
Teyzem asla öyle bir sey olmaz internete koymam falan dedim ikna ettim.
Nasıl evlendikkerini sordum.
Bir gün ahırda ineklere saman veriyordum.
Annem geldi.
“Kız baban seni şişko Ahmetin oğluna verdi.”
13 yaşımda at sırtında gelin gittim.
Eşya yok bir şey yok.
Amcan benden utanıyor kaçıyor ben ondan kaçıyorum.
Kaç ay böyle geçti.
Şimdiki gençlerin yüzünün perdesi yırtık ondan ona ondan gidiyorlar.”
“Eskiden saygı vardı.
Korku vardı.
Şimdikiler elinde telefon her kez bir tarafta anayı geçtim babaya çemkiriyor.
Bizim zamanımızda yokluk vardı.
Ama,..
Saygı vardı yere sofra kondumu her kez oturacak o sofraya ben onu yemem ben bunu yemem.
Karnım tok.
Yedin yedin yoksa yemek biter o sofrada”
Teyzeyi can kulağı ile dinliyorum.
Tarih konuşuyor ne olsa.
Teyzem ne güzel özetledi her bir şeyi…
Ağzım açık dinledim.
“Teyze amca şimdi sana nasıl davranıyor” dedim.
“Bilmem ki
Oğul besbelli iyi davranıyor..
Allah peygamberimize komşu eylesin.
Kaç yıl oldu bir kötü sözünü duymadım”dedi.
Allah razı olsun herif gidip ayağına çorap almaz.
Bana üst baş alır.
Dişim yok ekmeğin içini hep bana verir.
Seviyom diye
soğanın cücüğünü,
karpuzun göbeğini de bana yedirir.
Ve teyzem son noktayı şu şekilde koydu.
“Ne bilem oğul herif heral beni seviyordur”
Ayrıca zayıf olmasına rağmen öyle bir kahkaha attı ki ben şaşırdım.
Haa bi de ulan garıı kıyamıyom sana der.
Evde bana iş buyurmaz, suyunu bile kendi alır.
‘Teyze amcanın adını niye demiyonda”
Herif diyon.?
Oğlum:” biz büyüklerden öyle gördük.
Biz eski toprağız eski topraklar.
Kocasının adını demez.
El alem kınar, yadırgar.
Milletin ağzına sakız oluruz.
Alim Allah..
Bu sebeb herif diyorum kocama”dedi.
Teyzeme telefonumu verdim. Her ne isteği olursa çaldır arayım. Amcanın senin hastane işleri olursa götüreyim dedim.
Teyzem sağ olsun çok dua etti.
Musade istedim nasırlı ellerinden öptüm ve ayrıldık.
Neticede saygı, sevgi bu olsa gerek.
Amma velakin büyüklerimiz.
Atalarımız yokluk ve imkansızlıklara rağmen evliliklerini bir ömre sığdıra bilmişler.
Hal böyle oluncada.
Günümüz insanına örnek olmaya devam ediyorlar.
Genç nesile tavsiyem.
BİR YASTIKDA KIRK YILI DEVİREN ESKİ TOPRAKLARDAN EVLİLİĞİN SIRRINI ÖĞRENMELERİ
Çünkü evlilikleri tabiri caiz ise Pazar’a a kadar değil mezara kadar olmuş..
Sağlıklıcakla kalın
Kenan Akçahanoğlu


