OKUNMUŞ FASULYE ve NASA!!!
Ne zamandır elim gitmedi iki satır yazı yazmaya.
Öyle ya, sonuçta yazmak da gönül işi! Gönlün yol vermedimi fikrinle kelimelerin birleşmesine, ne yapsan nafile…
İşlerin yoğunluğu altında ezilen 24 saatimi neye, kaça, kimlere bölüştüreceğimin hesabı bir yana, enikonu tatsızlaşan sıkıcı ülke gündeminin yazmak için hevesimi kırması diğer yana.
Derken, 9 yıl öncesine ait bir haberin telefonuma düşmesiyle yüreğimin pır pır etmesi aynı ana denk gelince “Bunu yazmalıyım” demem bir oldu.
Yazmalıyım ki, bizde de ne cevherler var herkes duysun, bilsin, görsün, okusun…
Gerçi biz o cevheri de tıpkı diğerleri gibi elimizde tutmayı beceremeyip, hatta yaptığı icadın beyhude olduğunu kafasına mıh gibi çakıp yine yurtdışına kaptırmış olsak da olsun varsın, sonuçta o bizim kızımız, bu ülkenin evladı, milletimizin gururu…
En azından ben ve benim gibi bir parça okumaya, öğrenmeye, araştırmaya sevdalı, çağa, modernizme ayak uydurmayı kendine ilke edinmiş, bilime aşık olanların kızı o.
Hoşafçının değil, hele fasulyecinin hiç değil!
Haberin birkaç sene öncesine ait olmasının ise benim nazarımda bayat haber olma özelliği yok, zira bu başarı halen göğsümüzü kabartan bir başarı olarak yurtdışında devam etmekte.
Bana bu satırları döktüren kızımızın adı İlayda Şamilgil.
Kendisi, “Sıvılardaki su oranını mıknatısla ölçebilen ucuz, hızlı ve taşınabilir bir sistem” adlı projenin dehası. Eminim pek çok yetişkinin okurken bile anlamadığı, anlamakta zorlandığı bu sistemin mucidi olan kızımız İlayda, özel bir liseden mezun.
Gencecik bir evlat…Ve bu gencecik evladın bilim adına yaptığı harika bir buluş.
Sevgili İlayda Şamilgil haklı olarak projesini TÜBİTAK’ ın düzenlediği bir organizasyonda (yarışmada) görücüye çıkarıyor. Zira yaşadığı ülkede bunun takdirini yapacak, onayını verecek tek kurum.
Gel gör ki TÜBİTAK’ taki işinin ehli kişiler projeyi red ediyor! Yanlış duymadınız kızımız ve dahice yapılmış projesi TÜBİTAK’ tan red yiyor.
Kaldı ki geçen yıllar içinde birkaç hatırı sayılır projeyi de (bu tarz bilimsel buluşlar içeren projelerdi bunlar) zannımca “gereksiz” bulduğu için red ediyor TÜBİTAK.
Ancak konumuz İlayda Şamilgil olduğu için ben yazıma onun başarı öyküsü ile devam etmeye niyetliyim.
Keza genç dahimiz yine lise son sınıfta okurken İstanbul’ daki bazı metro istasyonlarında kanserojen radon gazı ölçümü yaparak topladığı verileri İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye’ sine sunmuştu.
İlayda Şamilgil, TÜBİTAK tarafından red yediği ve “gereksiz” bulunan projesini bu kez Polonya’ da düzenlenen bir yarışmaya taşıyor. Üstelik bu kez uluslararası bir yarışma.
Öyle ki, 80′ e yakın ülkeden beşbin (yanlış okumadınız, rakamla 5.000) fizik projesinin yer aldığı bir yarışma.
“Nobel Fizik Ödülü’ ne Doğru İlk Adım” yarışması. (First Step to Nobel Prize In Physics).
Ve İlayda aynı projesiyle beşbin fizik projesini geride bırakarak, dünyanın en prestijli fizik projesi yarışmasından birincilikle ayrılıyor. Dolayısıyla aslında bu, jürisi dünyaca ünlü akademisyenlerden oluşan karar neticesinde belirlenen bir sonuç.
Ve akabinde dünyanın seçkin üniversitelerinden teklif yağan genç dehamız Cornell Üniversitesi’ nde eğitimine devam etmeye karar veriyor.
Bununla da bitmiyor İlayda Şamilgil’ in yükselişi…
NASA tarafından Mars’ a giden roketlerle ilgili bir projeye dahil olması isteniyor İlayda’ nın.
İlayda Şamilgil bu davete kayıtsız kalmayarak NASA teknoloji şefi olan Mason Peck ile birlikte haftanın belirli saatlerinde, laboratuvar ortamında çalışarak gururumuza yeni bir gurur daha ekliyor.
Ve nihayetinde dünyaca ünlü akademisyenler İlayda Şamilgil’ i geleceğin en başarılı fizikçilerinden biri olarak görüyor.
TÜBİTAK mı?
TÜBİTAK gibi bilimsel buluşların adresi olması gereken bir kurum ise “Okunmuş Fasulyeler” projesini birinci yaparken, “Üflenmiş sular, ilahi dinleyerek çiçek açan bitkiler, ışıklı ekmek dolabı, yanmayan kefen, hoşaf makinası!…falan filan…”
Devamını ve fazlasını yazmaya gerek görmüyorum zira anlayanlar anladı, anlamayanlar ise zaten hiç anlamadı!
Esen kalın.
Selin IŞIL