Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

İSTANBUL VE TÜRKİYE’NİN KADERLERİ MÜHÜRLÜDÜR

İSTANBUL VE TÜRKİYE’NİN KADERLERİ MÜHÜRLÜDÜR

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye kamuoyunun merakla beklediği ‘değişim’ açıklamasını Haliç kıyısında yaptı. “Bizim yönetimimizdeki İstanbul, Türkiye’nin mutlu geleceğinin teminatı olmuştur” diyen İmamoğlu, “İstanbul ve Türkiye’nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul’la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşerime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye’ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum” şeklinde konuştu. “İBB’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına, hep birlikte varmalıyız” uyarısında bulunan İmamoğlu, “Geçen sürede gördük ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni gayri hukuki yollardan elde etmek için birçok yol denendi ve denemeye de devam edecekler. Bundan vazgeçmeyecekler. Bunu şimdiye kadar, halkımızın feraseti sonucu başaramadılar. Hep birlikte engelledik. Şimdi seçimlerde İstanbul’u tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz, aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için, parti ayrımı yapmadan, beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben, 2019 seçimlerindeki gibi, partiler ötesi İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına yürekten ve gönülden inanıyorum. 2019’da olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren İstanbullularla, kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan İstanbul Gönüllüleriyle tekrar İstanbul İttifakı’nı kurmaya geliyorum. İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum. Sevgili Cumhuriyet Halk Partiler, kıymetli İstanbullular, aziz vatandaşlarım: Her şey çok güzel olacak” ifadelerini kullandı.

BEYOĞLU / İSTANBUL

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kamuoyunun merakla beklediği yol haritasını açıkladı. Beyoğlu’ndaki Haliç Kongre Merkezi’nde basın mensuplarıyla buluşan İmamoğlu, şu açıklamayı yaptı:

“ENFLASYON CANAVARINI DA BU İKTİDAR YARATTI”

“14 Mayıs genel seçimlerinin üzerinden 3 ay geçti. Ne yazık ki, bu yeni dönemde ekonomik kriz giderek derinleşmeye devam ediyor. Fatura her zaman olduğu gibi yine vatandaşımıza çıktı. Ama Sayın Cumhurbaşkanı, hala tek haneli enflasyon masalıyla halkımızı oyalamaya devam ediyor. Yıllık TÜFE oranı TÜİK’in verilerine göre, Temmuz itibariyle yüzde 48, gıda enflasyonu ise, yüzde 60’ın üzerinde. Bırakın tek haneyi, bu gidişle üç haneli enflasyon yaşanacak endişesi hepimizi kaplamış durumda. Aslında vatandaşın mutfağının gerçek enflasyonu, uzun süredir zaten üç haneli yaşadığı da bir gerçek. Seçim sonrasında, sadece Temmuz ayında 30 yılın en yüksek aylık enflasyon artışını yaşattılar. İktidar enflasyonla mücadele edemiyor. Bu enflasyon canavarını da bu iktidar yarattı. 14 Mayıs seçimlerinden bugüne kadar geçen 3 ayda, iktidar motorine yüzde 105 zam yaptı. Dana eti, 7 ayda yüzde 107 arttı. Savaş halindeki Ukrayna’da enflasyon, yıllık yüzde 11. Rusya’da ise, yıllık yüzde 4. Türkiye’nin sadece Temmuz ayı enflasyonu, yani 1 aylık enflasyonı, yüzde 9.5. Yani Rusya’nın yıllık enflasyonun iki katından fazlasını biz bir ayda milletimizle yaşamış olduk. Durumun vahameti için başka söze gerek yok.”

“BU İKTİDAR ZENGİNİN CEBİNİ TIKA BASA DOLDURURKEN…”

“Hükümet yetkileri, vatandaşı sık sık tasarrufa davet ederken, iki kamu bankasının 3 yılda reklam harcaması 2 milyar lira. Bu arada yeri gelmişken belirtelim; kamu bankalarının İBB’ye 4,5 yıldır tek bir kuruş krediyi İBB’ye vermediğinin de altını çizelim. Tasarruf, sadece vatandaştan istenmez. 2023’de hedeflenen toplam vergi, ek vergilerle birlikte ülkemizde 4 trilyon 270 milyar liraya yükseltildi. Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada açlık, yokluk ve yoksulluk olmamalıdır. Şayet oluyorsa, orada çok büyük bir israf, adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın ekonomik tercihlerinin sonunda, toplumun en zengin yüzde 20’sinin toplam gelirden aldığı pay artarak, bir yılda yüzde 48’e ulaştı. Buna karşın en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise, ne yazık ki yüzde 6’ya gerilemiş durumda.  Zenginle yoksul arasındaki fark, ülkemizde 8 katına çıktı. Özetle; bu iktidar zenginin cebini tıka basa doldururken, halkımızı, açlığa ve çaresizliğe mahkûm etmeye devam ediyor.”

“İBB, İKTİDARIN BASKILARINA KARŞI DİRENCİN SİMGESİ OLDU”

“Sevgili vatandaşlarım; siyasi hayatımın en önemli amacı, vatandaşlarımızın bu çaresizlikten kurtulmasını sağlamaktır. Onlara yeni bir ufuk sunmaktır. Bu mücadeleyi, son 4,5 yılda İBB Başkanı olarak verdim. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi. Geçen 4 yılda, İBB, iktidarın baskılarına karşı, en üst seviyede direncin simgesi oldu. Saraçhane, hukuksuz seçim iptaline ve içi boş ‘ahmak davası’ benzeri siyasi davalara karşı, bir güçlü demokrasi meydanına dönüştü. Ama biz, yılmadan ve asla vazgeçmeden, yüksek azim ve iradeyle çalışmaya devam ettik. İstanbul için ürettik, İstanbulluya hizmet ettik. Kadınların fırsat eşitliğine kavuşması, istihdamı, eğitimi, sağlığı ve toplumsal hayata katılması için daha önce olmayan mekanizmalar kurduk. Bugün; kreşlerden kent lokantalarına, öğrenci yurtlarından istihdam ofislerine, halk süt desteğinden anne kart uygulamasına kadar, İBB’nin sosyal belediyeciliği, ülkemizi sarmalayan yoksulluğa ve umutsuzluğa karşı verilen çabanın en önemli merkezi haline gelmiştir. Şehrimiz, açtığımız kütüphaneler, müzeler, sosyal alanlar, meydanlar, desteklediğimiz festivaller ile ülkemizin kültürel çölleşmesine karşı zengin tarihimizin, sosyal hayatın ve sanatın yeniden yeşerdiği bir vaha halini aldı.”

“MUHALEFETİN TASFİYESİNE KARŞI KOYUŞ, ÜLKEMİZİN METROPOLLERİNDE GERÇEKLEŞECEK”

“Şunu açıkça ifade etmeliyim ki; Mayıs seçimlerinden sonra, iktidarın muhalefeti topyekûn tasfiye çabalarına en güçlü karşı koyuş, başta İBB olmak üzere, ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek. Bunu unutmayalım. Öncelikle, 31 Mart 2024 mahalli seçimlerinde, tüm vatandaşlarımızı, demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize en güçlü şekliyle sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum. İBB Başkanı olarak, diğer belediye başkanlarımız ile omuz omuza, bu demokrasi mücadelesinin öncülüğünü tarihi bir sorumluluk olarak görüyorum. ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır.’ Ben, bu sözü çok önemsiyorum. Şüphesiz yerel seçimlerde İstanbul’u kazanmak, büyük bir siyasi başarıdır. Bunu biliyorum. İstanbul’u kazanan belediye başkanı, dünyanın en önemli ve en güzel şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır. Eğer o kişi, milletin ona tanıdığı bu fırsatı iyi değerlendir, milletin takdirini kazanırsa, bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette başka noktalara taşır. Buna şüphe yok. Ama ben, ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’ sözünü, sadece seçim galibiyeti olarak da anlamıyorum. Bu önemli başarıyı, farklı bir anlayışla değerlendiriyorum.”

“4 YIL BOYUNCA İSTANBUL, GELECEĞİN IŞILTILI TÜRKİYE’SİNİN UFKU OLDU”

“Benim düşünceme göre İstanbul, Türkiye’nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır. İstanbul’da, 16 milyon vatandaşımızın şehirlerinin eşit hissedarı olduğu bir anlayışın hakim olması gerekmektedir. Bu eşit hissedarlık, Cumhuriyet fikrine dayanır. 86 milyon vatandaşımızın da kendi ülkelerinin eşit hissedarı olacağı bir gelecek, yeniden biliniz ki İstanbul’da yeşermektedir. Türkiye’mizde gerçek toplumsal barış ve gerçek milli birlik, ancak Cumhuriyetimizin asli amacını, yani yurttaşların, hiçbir ayrım gözetmeksizin, ülkelerinin, şehirlerinin, ormanlarının, ovalarının, dağlarının, sularının, tarihi mirasın ve geleceklerinin eşit hissedarı oldukları zaman gerçekleşecektir. 4 yıl boyunca, İstanbul‘u hep birlikte dayanışmanın, refahın, demokratik katılımın, birbirini seven ve sayan yurttaşların bir arada, mutlulukla yaşadığı bir şehir yapma ideali ile hareket ettik. İstanbul’un kadınlarına, gençlerine, çocuklarına, yaşlılarına yönelik icraatlarımızla bunu başarıyla sağladık. Korunan doğası, tarihi ve canlı kültür hayatı ile zengin bir Türkiye hayalinin hayata geçtiği bir şehir oluşturmaya başladık. Yani dört yıl boyunca İstanbul, geleceğin ışıltılı Türkiye’sinin gerek taşıyıcısı, gerek ufku olmuştur.”

“İSTANBUL’UN SORUNLARINI ÇÖZMEK, TÜRKİYE’NİN SORUNLARINI ÇÖZMEKTİR”

“İstanbul’un sorunlarını çözmek, Türkiye’nin sorunlarını çözmektir. Kuşkusuz İstanbul, uzun süre ihmal edilmiş devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Şehrimizde, tahammülü imkânsız hale gelen bir nüfus yoğunlaşması vardır. Özellikle iktidarın teşvik ettiği sığınmacı ve mülteci akını, trafik ve güvenlikten konut krizine kadar, farklı boyutlarıyla kentimizi boğmaktadır. Siyasi iktidarın halkımızın, emekçilerin, emeklilerin, gençlerin ve kadınların dertlerini umursamayan ekonomi politikaları sonucu yükselen yoksulluk ve hayat pahalılığı, toplumsal düzeni tehdit eder noktaya geldi. Cumhur İttifakı’nın icra ettiği ekonomi anlayışı, Mayıs 2023 seçimlerinden sonra iyice fütursuzlaştı. Vatandaşın yoksulluğu, hızlandı ve derinleşti. İşte tüm bunlardan dolayıdır ki, Mart 2024’de yapılacak olan yerel seçimler, bu fütursuzluğa ‘dur’ deme seçimi olacaktır. İstanbul’un bu devasa sorunlarını çözmek, aynı zamanda Türkiye’nin sorunlarının nasıl çözüleceğinin bir sınav yeridir, bir laboratuvardır. Tam da bu nedenle, evet, İstanbul’u kazanmak Türkiye’yi kazanmaktır. Biz, ‘İstanbul’u kalkındırmak, Türkiye’yi kalkındırmaktır. İstanbul’u güçlendirmek Türkiye’yi güçlendirmektir’ şiarıyla iş yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.”

“İSTANBUL VE TÜRKİYE’NİN KADERLERİ MÜHÜRLÜDÜR”

“Bizim yönetimimizdeki İstanbul, Türkiye’nin mutlu geleceğinin teminatı olmuştur. Demem o ki; İstanbul ve Türkiye’nin kaderleri, biliyorum mühürlüdür. Bu nedenle ben de kaderimi İstanbul’la mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehre ve 16 milyon hemşerime en üst düzeyde hizmet etmeyi, Türkiye’ye hizmet etmek ve alternatif bir Türkiye vizyonu ortaya koymak olarak görüyorum. Aziz şehrimizdeki, ihmal edilmiş ve onlarca yıl boyunca çözülmemiş devasa zorlukları ve sorunları tek tek alt edip, sorunları kalıcı bir şekilde çözerek, Türkiye’nin sorunlarının nasıl çözülebileceğini tam da buradan, Türkiye’nin en büyük şehrinden milletimize gösterdik, göstermeye devam ediyoruz. Diğer bir ifade ile 25 yıllık bir dönemden sonra, İstanbul’da oluşturduğumuz yeni yönetimle milletimize ‘başka ve çok daha mutlu bir Türkiye’ ihtimalinin var olduğunu kanıtlıyoruz. Tıpkı Ankara’da, İzmir’de ve partimizin, ittifakımızın yönetimi altındaki diğer şehirlerde olduğu gibi. Bu şehre ihanet ederek, hepimizin ortak evini gri bir beton yığınına çeviren; rantçı, israfçı, ayrıştırıcı ve yoksullaştırıcı bu yönetime bu büyük milletin asla mecbur olmadığını buradan gösteriyoruz. Şehrin gerçek sahibi olan halkın, kendi şehrine sahip çıkmasını dahi tehdit olarak kabul eden, ağaç ve yeşil görünce rahatsız olan bu zihniyete karşı, gerçek bir alternatifi olduğumuzu gösteriyoruz. Her yaştan ve kökenden insanlarımıza biz umut oluyoruz, heyecan veriyoruz. Halkımıza bu karanlık dönemde başka bir geleceği yaşatıyoruz.”

“HAYATIM BOYUNCA BİR KOLTUĞA DEĞİL, BİR MİSYONA ADAY OLDUM”

“Bizi çeşitli mecralardan izleyen vatandaşlarımın tam da burada özenle kulak kabartmasını rica ediyorum: Ben, hayatım boyunca bir koltuğa değil, bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye’nin yeni bir siyaset ve yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adaletin, bölgemize ve dünyaya ilham kaynağı olacak özgürlüklerin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir. Vatandaşın hayat kalitesi için, yerelden neşet eden kapsayıcı, adil ve paylaşımcı bir kalkınma; insanlarımızın hayat güvenliğinin sağlanması için çevre krizi ve depreme karşı ödünsüz ve etkin önlemler; gelecek nesiller için gerçek bir refah toplumu ve yaratıcı-girişimci bir teknoloji hamlesi, siyasal vizyonumuzun ana kolonlarıdır. Bu hedefler doğrultusunda, güçlü ama demokratik, aktif ama denetlenen, cesur ama şeffaf bir liderlik anlayışının da altını özenle çiziyorum. Zira biliyorum ki, cesur demokrasi; cesur bir toplum ve cesur liderlerle mümkün olabilir. Ben, hayatımın hiçbir döneminde siyaseti, sadece siyasal partilerden ibaret görmedim. Siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez, önemli organlarıdır. Ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak, siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürücü bir eylem olarak anladım. O nedenle geçmişte olduğu gibi, bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım, gençler ve kadınlardır; emekçiler ve güvencesizlerdir; emekliler ve yaşlılardır; engelliler ve keşfedilmeyi bekleyen girişimci ve yaratıcı zihinlerdir.”

“KİME OY VERDİĞİNE BAKMAZSINIZ, TÜM YURTTAŞLARIMA SESLENMEK İSTİYORUM…”

“Bu vesileyle Türkiye’nin yönetiminden, yoksulluktan, demokrasimizin ölüme terk edilmesinden, özgürlüklerimizin elimizden alınmasından, emeğin sömürülmesinden, kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin, doktorlarımızın, ustalarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden, kime oy verdiğine bakmazsınız, tüm yurttaşlarıma buradan seslenmek istiyorum: Sevgili yurttaşlarım; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni hep birlikte korumalıyız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına, hep birlikte varmalıyız. Geçen sürede gördük ki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni gayri hukuki yollardan elde etmek için birçok yol denendi ve denemeye de devam edecekler. Bundan vazgeçmeyecekler. Bunu şimdiye kadar, halkımızın feraseti sonucu başaramadılar. Hep birlikte engelledik. Şimdi seçimlerde İstanbul’u tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz, aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp, milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu büyük başarı için, parti ayrımı yapmadan, beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Ben, 2019 seçimlerindeki gibi, partiler ötesi İstanbul İttifakı’nı kurmak için elimden geleni yapacağım. Muhalefet partilerinin de bu şuurla hareket edeceğine, bu meselenin partiler üstü bir mesele olduğunun anlaşılacağına yürekten ve gönülden inanıyorum.”

“CUMHURİYET HALK PARTİLİ YOL ARKADAŞLARIMA SESLENMEK İSTİYORUM…”

“Bu vesileyle, özellikle Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarıma da tabii ki seslenmek istiyorum: Mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı, beni çok derinden üzmüştür. Bunu birçok vesileyle dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki, yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir. 28 Mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır; partililerimizi, seçmenlerimizi anlamak ve hissetmek kaygısından, ne yazı ki, maalesef ki, çok uzaktır. Ne var ki, benim dünyamda umutsuzluğa yer yoktur. Umudun önündeki bütün engelleri, hep birlikte kaldırmalıyız. Ben, bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazelenme sürecinin başlamasına vesile olduğunu da görüyorum. Fikriyatımızı geliştirip, çehremizi değiştirip, parti mimarimizi dönüştürdüğümüz takdirde, biliyorum ki halkımız, bizim geleceğin Türkiye’sini onlarla beraber kurmamızı, bizden talep edecektir.”

“PARTİMİN DEĞİŞİMİ-DÖNÜŞÜMÜ, SİYASET HAYATIMIN ÖNEMLİ BİR MİSYONUDUR”

“Şunu açık ve samimiyetimle ifade etmeliyim ki; bu uğurda partimin değişimi-dönüşümü, siyaset hayatımın çok önemli bir misyonudur. Yürüdüğüm ve ulaşmak istediğim menzil de bu değişim ve dönüşümdür. Sevgili Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarım; artık CHP seçim kaybedemez. Kaybetmemeli.  CHP, ikinci parti olmakla övünemez. Övünmemeli. Asla durum idare edemez. Etmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin, aynı zamanda yerel seçimleri kazanması bir zorunluluktur. CHP’liler, bu yüksek kazanma arzusu, azmi ve bilinciyle hareket etmek mecburiyetindendir. Bu tarihi bir sorumluluktur. Önümüzdeki seçimlerde, sadece belediye başkanlıklarını değil, belediye meclislerini de hep birlikte kazanmalıyız. Bunun için bütün örgütümüz, belediye başkan adaylarıyla birlikte, bu değişim ve dönüşüm sürecini en güçlü şekilde tamamlayıp, uyum içinde çalışmak, çalışmak, çalışmak zorundadır.”

“CHP, KÜÇÜK İKTİDARLARIN PARTİSİ OLAMAZ”

“Unutmayınız ki; dünyada bağımsızlık savaşı örgütlemiş, ülke kurmuş çok az parti vardır. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, aynı zamanda ilk Genel Başkanımızdır. CHP, küçük iktidarların partisi olamaz. CHP, küçük iktidarlarla tatmin asla olamaz. Bu alışkanlık sona ermelidir. Unutmayınız ki; İstanbul’dan Tunceli’ye, Edirne’den Diyarbakır’a, Trabzon’dan Kahramanmaraş’a, Manisa’dan Sinop’a CHP’nin geçmişi tertemiz kadroları, parti emekçileri, görevleri almaya hazırdır. CHP tarihini çok iyi bilen bu kadrolar, yeniden bir tarih yazmak için önlerinin açılmasını beklemektedirler. Değişim-dönüşüm, aynı zamanda köklü bir kadro hareketidir. Bu kadro hareketi, genel başkanından yönetime, üye yapısından parti içi seçimlere kadar pek çok hususu kapsamaktadır. Yenilenme, değişim, dönüşüm tabi ki kolay değildir. Ama bunu hep birlikte gerçekleştirmek zorundayız. Bu dönüşümü başaramadığımız takdirde, milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi, en önemli risktir. Altını çiziyorum. Bu risk, önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında çok büyük bir engeldir. Şunu açık seçik ve net olarak görmemiz gerekiyor: Demokrasimizin karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike, milletimizin umutsuzluğu ve beklentisizliğinin kökleşmesi ve de yapısallaşmasıdır. Bu, çok büyük bir tehdittir. Hâlbuki bizim yaşanan hayal kırıklığını çok daha güçlü bir arzuya çevirmemiz, inanınız hiç de zor değil. Bunu yapabiliriz. Buradan sesleniyorum: Ben, partimin bir evladı olarak, bu dönüşüme içerikli ve etkin bir şekilde katkı sunmaya var gücümle devam edeceğim.”

“İSTANBUL’A HİZMET, DÜNYAYA HİZMETTİR”

“İstanbul, dünyanın en önemli merkezlerinden birisidir. Üç imparatorluğun başkentliğini yapmış, mukaddes bir şehirdir. Ecdadımız, bize büyük bir kültürel ve doğal miras bırakmıştır. İstanbul’a hizmet, gerçekten dünyaya hizmettir. İstanbul’a ihanet edilemez. Çünkü bu, sadece Türkiye’ye değil, inanız ki, insanlığa ihanet olur. Ben, Büyükşehir Belediye Başkanı olduğumda, ilk yola çıktığımda, tüm halkımıza bu mukaddes şehrin en başarılı belediye başkanı olacağıma söz verdim. Bu sözü tutmaya devam edeceğim. Sözlerime son verirken şunu ifade etmek istiyorum: Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı, İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. 4 sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan, refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum. Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için, dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ve gelişimine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. Bu anlayışla, 2019’da olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren kıymetli İstanbullularla, kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan İstanbul Gönüllüleriyle, tekrar İstanbul İttifakı’nı en güçlü şekilde kurmaya geliyorum. İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum. Sevgili Cumhuriyet Halk Partiler, kıymetli İstanbullular, benim çok değerli vatandaşlarım; inanınız ki, her şey çok güzel olacak.”

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.