Şekil renkleri

Metin renkleri


Bizi Sosyal Medyada Takip Edin

BİR ŞEHİRLİ GELİN(!) HİKÂYESİ

3 sene önce
118 kez okundu
BİR ŞEHİRLİ GELİN(!) HİKÂYESİ

Komşu ailenin mühendis oğulları, Trakya yöresinde görev yaparken yine o yöreden bir öğretmen kızla dest-i izdivaç eyler. Bu evlilikten bir kız çocukları olur. Çocuk dört beş yaşlarına gelmiştir.
Yazın köye izine geldiklerinde yayla zamanıdır. İzinlerini yaylada geçirirler. Gelin hanım bir gün kızına bir naylon leğen içinde herkesin görebileceği kapı önünde külotsuz /peştamalsız hamam yaptırmaktadır. Arı edebi ile izzeti iffeti ile Cumhuriyetin erdemlerini benimsemiş, tam bir Osmanlı hanımı olan kayınvalide tatlı dille “Kızım, o çocuğu dışarda, ya külotuyla ya da önüne bir peştamal koyarak yıkandır. Kız çocuğunu o şekilde yıkandırman doğru değil, bizde terk edeptir. Sonra görenler bizi ayıplar” der. Gelin hanım duymazlıktan gelir, Çırılçıplak yıkandırmaya devam eder.
Milli ve manevi değerlerine bağlı kayın validenin ikazlarına rağmen, bunlardan tamamen bihaber yetişmiş gelin hanım, asil ve çilekeş Anadolu insanını cahil/gerici diye aşağılayan, Hıristiyan batı hayranı tipik Türk aydını tavrıyla tepkisini şu sözlerle gösterir “Bir parça çocuk, ne ayıbı anne? Bırakın artık o ilkel geri düşünceleri, değiştirin artık o kafaları anne”. Yavaş yavaş sırtarmaya başlayacağı bellidir.
Zaten, bilhassa 1517’lerden itibaren Halifeliğin getirilmesiyle Türk Milletinin mayası/kimyası/DNA’sı bozulmaya başlamış; Yetişene nesle Bedevi Arapların gelenek göreneklerini “Din” diye, bilahare Avrupa’nın uyduruk Hıristiyan kültürü de “Medeniyet” diye yutturulmaya çalışılmış.
Hâlbuki kayınvalide sözlerine devamla “Peygamber döneminde aynı durumlar yaşanmış, düsturlar konulmuş. Peygamberimizin ve ondan sonra gelen din âlimlerinin/din ulularının, kız çocuklarıyla erkek çocukların bir olmadığı, kız çocuklarının korunması ve kendilerini korumaları gerektiği ikazları vardır” misalleriyle dini/milli kutsalların varlığını vurgulaması, aydın yobazı gelin hanımın umurunda bile olmamıştır. Yine ne buyurmuştu büyük Türk Hakanı Bilge Kağan “Türk genç kızlarının en mutlu anları gerdek geceleridir”. Bu Türkün bir “Edep izzet iffet” düsturudur.
Bu şehirli gelin ve diğer benzerlerinin, milli ve manevi değerlere karşı kavgalı tavır ve davranışları veya sorumsuzlukları, ülke insanını nereye kadar götürür? İşte bugün Dünya ve Türkiye’deki ahlaki deformasyon fecaati önümüzde. Kim kimin karısı, kim kimin kocası belli olmayan, Avrupa ve Amerikan filmlerini izleyerek büyüyen çocuklar, sonuçta milli ve manevi değer diye bir şey tanımıyorlar. Televole kültürüyle anne baba ve ailelere boynuz takacağa benziyorlar. Sonuçta Günseli (…) gibi “Beğendiğim bir senaryoda çırıl çıplak oynayabilirim” diyenler, Füsun (…) gibi “Kocasını nasıl aldattığının romanını yazanlar.” Sezen (….) gibi “Benim canım erkek istedi mi camı açar, sokaktan gözümün tuttuğu erkeği evime davet ederim.” gibi hiçbir değer kaygısı taşımayan, ama herkes tarafından daha çok tanınma haksızlığı ve adaletsizliği ile, en popüler kadınlar olmaları ve en popüler kadınlar topluluğunu oluşturmaları da başka bir feceat, ne yazık ki…

SELÇUK DULKADİROĞLU
EĞİTİMCİ YAZAR

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
Yorum Yap

Bu konuya henüz bir yorum yapılmadı.