NAZLIAKA, ŞÜPHELİ ŞEKİLDE HAYATINI KAYBEDEN SEZAY KOÇAK ÖZAHİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI
Nazlıaka: Gaziantep’te boşanmak istediği eşiyle tartıştıktan sonra balkondan düşüp ölen Sezay Koçak Özahi’nin şüpheli ölümüyle ilgili 2 Eylül 2020’den bu yana iddianame hazırlanamadı!
Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, “İstanbul Sözleşmesi’nin fesih edilmesi ile birlikte kadın cinayetleri ‘şüpheli ölüm’ adı altında gizlenmeye çalışılıyor. Kamuoyuna yansıyan haberlere göre Eylül 2020’den bu yana 146 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti. Sezay Koçak Özahi de bu ölümlerden birisi… Şunu çok net biliyoruz ki; etkin bir soruşturma yürütüldüğü takdirde kadın cinayetleri aydınlatılır. Şüpheli kadın ölümü yoktur, etkin yürütülmeyen soruşturma vardır” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin faaliyete geçirdiği YaşamHak projesi kapsamında Sivas’a giden Nazlıaka, şüpheli şekilde hayatını kaybeden Sezay Koçak Özahi’nin kız kardeşi Neveser Özyalçın ile buluştu. Yaşanan sürece ilişkin yazılı açıklama yapan Nazlıaka, Neveser Özyalçın ile yaptığı görüşmeyi şu şekilde aktardı:
“Sezay’ın ailesi yaşanan bu ölümün iddia edildiği gibi intihar değil, cinayet olduğunu düşünüyor. Neveser, ‘Ablam intihar etmedi, öldürüldü’ diyor. Sezay’ın öldüğü gece evde olan üç kişinin cinayetten sorumlu tutulmasını istiyor. ‘Bir kadın katledildi’ diyorlar ya inanın bütün aile toprağa giriyor. Ablam öldüğü gece evde, eşi Ali Özahi, kardeşi Emrah Özahi ve eşi vardı. Bu üç kişi ellerini kollarını sallayarak geziyor. Bizler acımızı yaşamadan adalet savaşı vermeye başladık’ diyen Neveser, yaşadıklarını şöyle anlattı:
Ablam eşinden boşanmak istiyordu. Eşinin erkek kardeşi profesör olduğunu söyleyerek ablama boşanmaması için baskı yapıyordu. Ablam, intihar ettiğini iddia ettikleri gecenin sabahında çocuğunu doktora götürecekti. Biz o gün, ablamla asansörden şarkılar söyleyerek indik, intihar edecek insan böyle mi davranır? İntihar niyeti olsa çocuklarını bana emanet ederdi. Boşanmak için delilleri olduğunu söylüyordu.
Hayatını kaybettiği gün, oğlu annemi arayarak, ‘ Annem size mi geldi, babamın kötü işlerini yakaladı, telefonunu alarak çıktı’ diyor. Annemin ‘çocuk tedirgin olmuş eve dön’ ısrarı ile evine gitmiş. Kavga ettikleri bilgisini alır almaz ablamı aradım, yanıt vermedi. Zorda olduğumu belirten bir mesaj attım, iki eli kanda olsa gelirdi… Mesaj göründükten bir kaç dakika sonra eşinin kardeşi Emrah Özahi beni arayarak hastaneye çağırdı. Ne oldu, diye sorduğumda şiddetli kavga üzerine zorla eve girdiklerini ve Sezay’ın kendisini balkondan attığını söyledi. Hastaneye ulaştığımda, Ali Özahi’nin iş ortağı da dâhil olmak üzere bütün ailesi hastanenin önündeydi. Israrla aramasam, yazmasam bizim ablamdan haberimiz dahi olmayacaktı. Ablamı o gece kaybettik. Adli Tıp Kurumu’na gittiğimizde ise bizden başka kimse yoktu… Sonrasında adaletin sağlanması için kamuoyu oluşturma çabamız başladı. Bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi hemen gizlilik kararı alındı. Ablamı kaybedeli 10 ay olmasına karşın iddianame hazırlanmadı. Suçlular cezasını çekmedi. Bizler her gün ölürken onların keyfi yerinde… Adalet gelene kadar mücadelemiz sürecek.”
Gizlilik kararı nedeniyle dosya hakkında bilgi edinememelerini eleştiren Nazlıaka, “Kadın cinayetleri şüpheli ölüm adı altında gizlenmeye çalışılırken hukuksal süreç de gizlilik kararı ile sümen altı ediliyor. Neden “hep” kadınlar atlarak intihar ediyor? ” dedi. 10 aydır iddianame hazırlanmamasının kabul edilmez olduğunu vurgulayan Nazlıaka, “Kadın cinayetleri ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmüyor. Tek adam hükümeti İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı ile övünürken kadınlar katlediliyor. İlk seçimlerden sonra bütün bu hukuksuzları bitireceğiz!” dedi.